Şeriati, bu eserinde aydın kavramını, Batı'daki geleneksel anlamından farklı bir şekilde ele alıyor. Ona göre aydın, sadece bilgili ve kültürlü bir kişi değildir. Aydın, aynı zamanda kendi toplumunun sorunlarına duyarlı olan, bu sorunların çözümü için çalışan ve toplumu aydınlatan kişidir.
Şeriati, aydının toplumdaki rolünü şu şekilde özetliyor:
"Aydın, halka kendi varlığının bilincini kazandırır. Halka kendi tarihini, kültürünü, değerlerini ve haklarını öğretir. Halkı uyanıklık, bilinç ve eyleme teşvik eder."
Şeriati, kitabında aydının tarihsel gelişimini de incelemektedir. Ona göre aydın, Batı'da 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, Rönesans ve Reform hareketleri ile birlikte, insanlar kilisenin baskısından kurtulmaya ve kendi akıllarını kullanmaya başlamıştır. Bu süreçte, bilgili ve kültürlü kişiler, toplumu aydınlatmak ve yeni bir düzen kurmak için öncülük etmişlerdir.
Şeriati, İslam toplumlarında da aydının önemli bir rol oynaması gerektiğini savunmaktadır. Ona göre İslam toplumları, uzun süredir sömürge ve geri kalmışlık altında yaşamıştır. Bu durumdan kurtulmak için, İslam toplumlarının aydınlara ihtiyacı vardır.
Bu kitabı, özellikle toplum sorunlarına duyarlı olan ve bu sorunlara çözüm bulmak isteyen herkese tavsiye ederim.