İstibdadın sadece belirli ve bilinen kurumların tekelinde olmadığına Türk düşünce hayatında muhtelif köşebaşlarında yerleşik aydınların "yeniye" geçit vermeyen tekellerini ısrarla korumak gayreti içinde olduklarına, bu tutumun özgür düşünce filizlerinin hoyratça kopartılması ile sonuçlandığına, gençlerin üzerinde neredeyse sınıfsal nitelikli bir baskı yarattığını inanıyor, Türk düşünce yaşamını ve edebiyatını vesayetleri altında tutmaya çalışan bütün müstebitlere karşı çıkılması gerektiğini savunuyorum.
Aydın kimse meseleleri çok ince konulardır. Aydın kimdir? Nasıl olmalıdır? Benim nazarımda tam bir aydın olan Alev Alatlı, bu eserinde Yalçın Küçük'ün bir yazısını eleştirmekte ve aydın eleştirisi yapmaktadır. İlgilenenleri için güzel kitaptır.
Alatlı ile Aydın Despotizmi
Dünya yüzünde, muhafazakâr algıyı kemikleşmiş bir daire gibi düşünürsek, bu anlayış yüzünü gelenekçiliğe doğru döndüğünde katılaşacağı ve din dahi görünür üzerinden toplumsal yapıyı acımasızca mahkum etmeye aracı kılınacağı için muhafazakâr algı, statüko halini alır. Çünkü o; halk üzerinde sağ, edip eyleyen, güçlü bir
Bu kitabı yazarın özellikle aydın veya aydın geçinenlere yapıcı eleştirileriler getireceğini düşünerek okumaya başladım.Fakat felsefe yapma ve yapıcı olmayan tamamen eleştirel bir üslupla ağırlaştırılmış olduğu için 35.Sayfaya kadar okudum.Daha fazla okumaya tahammül gösteremedim,eleştirmek gerekirse önce kendimi eleştiriyorum,belki anlama ve bilgi kapasitem bu kitabın ne amaçla yazıldığını anlamama yeterli olmadığı için.Saygılarımla...
Zaferle bitmesi olası başkaldırıları henüz tomurcukken ve her ne pahasına olursa olsun koparmak despotların insanlık kadar eski usullerindendir.
Alev Alatlı