Bir ev gibi olan vücudumuzun, kalıbımızın hâkim ve emiri, nefs-i kafir idi. Kalıp ise onun bir aleti idi. Her ne yapmak isterse vücudu onda bir alet olarak kullanırdı. Nefs-i kafir, ölüp yok olunca bir ev gibi olan kalıbın emir ve hakimi "Hak" oldu. Bundan sonra vücudun hareketi, nefsin emri ile değil, Tanrı'nın mazharı ve aleti olur.
(Sultan Veled, Maârif)