Yusuf atılgan'ın kendisiyle çeliştiği kitap olarak yorumladım, iç yüzünde kendisiyle çatışan nitelikli ama çok fazla düşünme becerisine sahip bir adam ve dünyanın yüzsüzlükleri. Kitabı okumaya ik başladığınız andan itibaren soluksuz bir şekilde okuyamayacağınızı belirtmek isterim. Çünkü bizatihi çok karışık bir biçimde yazılmış ve kimin hangi cümleyi ağzından çıkardığını, baş karakterin kendisiyle mi yoksa bir başkasıyla mı konuştuğunu anlamakta zorluk çekeceksiniz lakin her şeyin yeri yerine oturma zamanın olduğu aşikar bir gerçek. Kitabı okurken hemen bu neymiş? Böyle bir kitap mı olur? Demek yerine, okumayı ve anlamayı deneyin. Biraz zaman geçtikten sonra sanki o diyalektikler sizin yanınızda konuşuluyor ya da siz tabrı bakış açısı ile her şeyin montajında oluyorsunuz.
Kitapta ki düşünce ve aforizmalar bizzat hayatın tadi kendisinden çıkma, monogami ve Endogami ilişkikerini bilenler bunu derinden yaşayacaklar, bazı zamanlar kadın-erkek ilişkisinin derinine iniliyor, baş karakterin evlenmekten haz etmeyen, bir eve tıkılıp kalma poliçesini sevmediğini fazlaca hissediyorsunuz. Kitapta insanın hayatta bir dayanak bulamama ve bunu arayışını da çok güzel bir şekilde ifade etmiş Türk yazarımız. Bazen bir nesne, bazen de bir nesne arayışına giriyoruz çoğu zaman ve bunu bulma uğruna elimizde var olan bütün kıymetli anları bir kağıt misali yırtıp atıyoruz. Bunun ne derece etkili ve huzursuz olduğunu kitabın bazı sayfalarınızda kendi akli ve kalbi duygularınızla bizzat hissediyorsunuz.
Güzel ve hoşuma giden bir kitap oldu, okuyacak ve okumakta tereddütte kalmış insanlara tavsiye etmek isterim.
Herkese iyi okumalar ve iyi günler.