Roman iki bölümden oluşur. İlk bölümü nedense ben daha çok beğeniyorum. Çünkü ailenin o aklı almaz garip yapısını çok iyi bir şekilde anlatılmış. İkinci bölüm ise roman karakterlerinden Muammer'in günlüğü olarak yazılmış ve bence Türk romanında eşine zor rastlanacak ilmek ilmek örülmüş bir sona sahip.
İnsanoğlunun binlerce yıldır düşünüp eskittiği sorunları yeni baştan ele alır da farkında olmadan düştüğü durumun , kendini düşünür sanır. Ayıp bir şey bu...
Ama ben yeni yeni düşünmeye başlıyorum. Bunu unutmamalı.
Bir ülke nasıl batar? Yalnızca savaşlarda yenilmekle değil, elindeki toprakları başkalarına kaptırmakla da değil... Ruhça çökerek, yaşamaktan koparak batar.