Bize etiket yapıştırmaya kalkan o çok bilmişler; içinde yaşadığımız gerçek olamayacak denli acımasız, çirkin, pis, gürültülü dünyanın, kötülük iplerinden örülmüş yakıcı bir kazak gibi beni boğduğunu söylediğimde, hiçbir kitapta tanımlanmayan olağan dışı bir çılgınlığa kapılmış umutsuz bir hastaymışım gibi ürkekçe ve umarsızca bakıyorlardı yüzüme. Besbelli kendilerini yalnızca olağan çılgınlıklarla sıradan aptallıklar karşısında güvende hissediyorlardı.