Aynılığın Tekrarından Biricikliğin Büyüsüne

A. Onur Aktaş

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kölelere sunulan "tanrı", onlara tutsak kalmalarını öğütleyip ölüm gelene kadar aradan çekilecek kadar ilgisizdi.
Bu senin hayatın mı; yoksa büyüklerinin, öğretmenlerinin, din adamlarının, politikacılarının, reklamcılarının, medyanın sana biçtiği rolü oynayan ruhsuz, kuru bir aktör müsün? Kendi düşüncelerini oluşturmaya, kendi hayatını yaşamaya çabaladın mı? Kimin hayatını yaşıyorsun?
Reklam
Wittgenstein, kavramsal anlayışın ötesine geçebilmek için "merdiveni fırlatmak"tan bahseder: Aklın merdiveniyle yeterince tırmandıktan sonra artık merdiveni tekmelemek gerekir.
Kendi ruhları çirkinse, güzellik çirkindir, duygusuzlarsa duygular tehlikelidir, neşesizlerse gülmek şerdir, mutsuzlarsa ve sevmeyi bilmiyorlarsa aşk ve mutluluk hayırsızdır.
Oysa biat etmek, soru sormamak, eleştirmemek, el pençe divan bir şekilde boynu bükük durup "ben bilmem, büyüklerim bilir" lafını ağzına sakız etmek kültürü çürütür. Bu anlayış şekilcidir, ezbercidir, usludur ama tehlikelidir.
Yazarak insan kendisine mahrem yaratır. Mahrem bir tür odadır. Meskendir. Mesken ve sü­kunet arasındaki bağ büyüleyicidir. Mesken, sükunet ile doludur. Gerçi sükunet "güzel" değil de "ürkütücü" bulunduğu için aranmaz. Gürültü tercih edilir. Oysa sesin/sözün/yazının kaynağı tam da bu meskendir. Bu meskenden çıkmayan her şey gürültüdür. Başka bir şekilde anlatmaya çalışırsak eğer, şöyle diyebiliriz: Sükuneti olanın sesi/sedası olur, sükuneti olmayanın ise sadece gürültüsü olur.
Reklam
"Sakin" demek aynı za­manda iskan olmuş demektir. Yani meskenini bulmuş olan. Yaşadığım an, yaşıyor oluşum benim meskenimdir. Sükunete ulaşmak eve ulaşmak demektir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.