“Hepimiz kendimizi sırasını bekleyen kurbanlar olarak görüyoruz. Birinin çıkıp gelmesini, bize yardım eli uzatmasını bekliyoruz. Kendimiz bir şey yapmıyoruz. Sıradaki kim olacak ? Eh, biz olacağız, er ya da geç”
...Hepimiz ciddiyetle gelecekten bahsetmeye baş- lamıştık. Bağımsızlık yakındı ve bunun bize getireceği firsatları konuşuyorduk. Ama öyle olmadı, sanırım kendimizi birlik bütünlüğe ve ırksal ayrımın ortadan kalkmasına ilişkin hayallerle kandırırken bile biliyorduk bunu. Arapla rın, Hintlilerin ve Avrupalıların elbirliğiyle Afrikalılara zulmetmesinden, onları istismar etmesinden müteşekkil tarihi- miz düşünüldügünde bundan başka bir şey beklemek saflık olurdu. Ve ayrimlar artık açıkça görülmese bile, imtiyaz kazanımlarının dağıtımındaki kan izleri hep görülüyordu. Yıllar geçtikçe özgürlük vaadinin yerine getirilmemesinin yarattığı umutsuzluktan fazlasıyla bunaldık...