Kanser hastalığında hücre, bedenin bir parçası olduğunu unutur ve bu konudaki hafıza bağı koptuğu zaman yani hücre, içinde yer aldığı bedenin bir parçası olduğunu unuttuğunda artık kanserojen bir hücreye dönüşür. ... Modern tedavilerde biz hücreyi öldürüyoruz. Kimyasal olarak, biyolojik olarak veya cerrahi olarak çekip çıkarıyoruz. Bütün kanserli hücreleri temizlesek bile "hafıza"yı değiştiremiyoruz; hafıza aynı kaldıkça hücreler tekrar reenkarne( yeniden doğmakta) olmakta ve yeni kanserli hücreler üretmektedir. Bu hücre oluşumunu, hafızayı değiştirmediğimiz sürece asla önleyemeyiz,bildiğimiz en iyi kanser ilaçlarını da kullansak sonucu değiştiremeyiz.
Sonuçta,insan özel bir titreşimdir ve bu titreşimin uyumu bozulunca onu düzeltmek için kozmik düzeyde bakmak gereklidir. Tersi son derece dar bir bakış açısıdır, insanın ne kadar mükemmel bir yaratık olduğunun bilinmemesidir.
Kanser hastalığında hücre, bedenin bir parçası olduğunu unutur ve bu konudaki hafıza bağı koptuğu zaman, yani hücre, içinde bulunduğu bedenin bir parçası olduğunu unuttuğunda, artık kanserojen bir hücreye dönüşür. Bu tıpkı, bazı insanların, evrenin, doğanın bir parçası olduklarını unutmaları gibidir. Kendi egosuyla tümün bir parçası olduğunu unutan hücre, kendi bencilliğiyle çoğalmaya başladığında, sadece tüme zarar vermekle kalmaz aslında kendini de yok eder. Hiçbir kanserli hücrenin bedenden ayrı olarak sonsuza dek yaşadığı görülmemiştir.
Derin bir nefes alıp, elimizin sırtına doğru burnumuzdan nefes verdiğimizde her iki tarafın aynı açıklıkta olmadığını görürüz. Dinlenmeye geçmiş beynin yarıküresi çapraz taraftaki burun deliğiyle toksinleri atmaktadır. Bu çok önemli bir konudur, örneğin anatomik veya kronik burun probleminden dolayı burnun bir tarafı sürekli tıkalı kişilerde bedenle ilgili başka problemler, baş ağrısı, astım, tansiyon bozukluklarına kadar gidebilen pek çok dengesizlik oluşabilir.