Ayyaş Buda

Göktuğ Canbaba
Tümden geliyor ve güme gidiyordu, tüm OBEB ve OKEK'lerinin toplamı, belki de ona evrenin sırlarını açıklayabilirdi ama bunlar benim umurumda değildi.
İnsanlar sevişmediği her günün hesabını Tanrı'ya vereceğini asla unutmamalı.
Reklam
Düşündükçe ne de ilginç geliyordu evrenden sonsuz kat küçük olan gözlerimizin aslında onu izleyebilecek büyüklüğü...
Sayfa 124
“Her şekilde sonuç bu noktaya varacaktı,” dedi çatlak sesiyle. “Olduğum yerde olacaktım.”
Umutların tükendiği anda bir ışık yanar. O ışık sönmeden evvel, ölümsüzlüğe dair şarkılar söyler uzun uzun. Söndüğünde ve karanlık tekrar kendi dengesini ördüğünde, umutlar tükenir yeniden; ta ki umutların tükendiği anda bir ışık yanana dek...
O an anladım ki sınırlarını aştığında, tanıştığın her farklı yüz, duyduğun her farklı ses ve girdiğin her bir yol ruhun ölümsüz serüveninde sadece birer küçük adımdı. Adım atmadan ilerlemek mümkün değildi. "Olduğun yerde alsa ilerleyemezsin," dedim kendi kendime gülümseyerek ve kendi kişisel vazomun parçalarını bulmak üzere orman büyük bir mutlulukla terk ettim...
Sayfa 64 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Arayınca bulamazsın.
Sayfa 21 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
İkinci kat ruh öküzü olduğumuz yönünde benimle hemfikirdi. Birinci katta kusmasaydım eminim o da güzel şeyler söylerdi.
Sayfa 25
Yola devam etmemem için aslında hiçbir sebep yoktu. Büyük bir bulmacanın sadece küçük bir parçasını görmüş ve başarısızlığı kabul etmiştim. Oysa bulmacanın tamamına baktığımda orada güneşten başka bir şey yoktu.
Sayfa 35 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Sonu bilinmezlikle örülü yollar her zaman korkutur insanı. Çizdiği çizgilerin dışına çıkmaktan korkup, aynı çiziklerin etrafında hayatlarını harcayan insanlar tanımıştım. Aynı ağaçların altında sevişen insanların, başka bir ağacın altına gittiğinde utançtan yanaklarının kızardığını görmüştüm. Bağımlılıklarını en tatlı mücevherleri gibi saklayan insanlarla karşılaşmıştım. Yola çıkmadan evvel yolun bana oynayacağı türlü iğrençliği düşünmüştüm ama nedense onun bana güzel bir içki verebileceğini ya da beni boynumdan öpüp soğuk gecelerde ilginç masallar okuyup beni huzurlu bir şekilde uyutacağını hiç ummamıştım. Çünkü biz böyleydik işte, hayaletleri yaratıp sonra da onlardan korkan gerzeklerdik! Oysa karanlık şeyleri düşünmesek ortaya ne hayalet ne de korku çıkacaktı. Düşünceler evenindeydik ne de olsa ve her düşünce aslında dokunabileceğimiz kadar sertti!
Sayfa 33 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Senin evrenin göz kapaklarının arasında; uyuduğun zaman evren de uykuya dalar, ta ki uyanana dek. Sen ölürsen her şey ölür ve sen yaşıyorsan yaşamayan tek bir şey bile yoktur,
Sayfa 100
Ben Buda'yı görmek için günlerce yol giden aptaldım. O heykeli görmek ve o şarkıyı duymak için bir tapınağa mı ihtiyacım vardı? Küçük çocuk haklıydı, hem de sonuna kadar! Buda'nın tapınakta olduğunu kim bilebilirdi? Bu, Tanrı'yla konuşabilmek için kiliseye gitmek kadar ahmakçaydı. Hiçbir yapı duyguların ya da inancın özünü saklayamazdı ki!
Sayfa 72
Yolculuk, adım atarak gerçekleşirdi ve sıkça kendime tekrarladığım gibi eğer bıraktığın adımlar birbirinin üzerine çıkmaya başladıysa o zaman yolculuk ne toprakta ne de zihinde ilerliyor demekti!
Sayfa 56
Teknolojiyle artan ahmaklığımıza bir örnek
"O zaman artık yol arkadaşıyız," diye ekledi. Halinden memnun gibiydi. Kısa süre sayılmayacak yolculuğumda rastladığım en güzel kadınlardan biriydi şüphesiz. Mistik yolculuğumun içindeki parlayan bir inciydi ya da gecenin koynundaki bir kral çiçeğiydi, bilemiyorum isimler anı anlamsızlaştırıyor, görüntüyü betimlemeye yetmiyor çoğu zaman.
Sayfa 44
Yolculuk, adım atarak gerçekleşirdi ve sıkça kendime tekrarladığım gibi eğer bıraktığın adımlar birbirinin üzerine çıkmaya başladıysa o zaman yolculuk ne toprakta ne de zihinde ilerliyor demekti!
Sayfa 56 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Resim