"Zengin ve güçlü olanlara hayranlık duyup onlara neredeyse taparken, fakir ve muhtaç durumdakileri hor görme veya en azından görmezden gelme eğilimi ahlak anlayışımızı çökerten en büyük ve en yaygın nedendir."
Zengin ülkelerdeki sosyal eşitsizlik, eşitsizlik doktrinlerine inancın sürmesi sayesinde hayatta kalabiliyor ve yaşadığımız toplumun ideolojisinin büyük bölümünde yanlışlıklar olabileceğini fark etmek insanları hayrete düşürebiliyor. Tıpkı kölelik zamanında çiftlik sahibi ailelerin kölelere sahip olmayı doğal gördüğü gibi ya da tıpkı kadınlara eskiden oy hakkı verilmemesinin "doğanın bir kanunu” olarak görüldüğü gibi, günümüzdeki çok büyük eşitsizliklerin çoğu da normalliğin fotoğrafı içinde kendine yer buluyor.
Mağlubiyet, "Ben geldim!" diyen felakete karşı zafer şansının hiç var olmadığı anlamına gelmez; sadece, bu şansın cehalet ve/veya ihmalkârlıkla tepildiğini gösterir.