Baba Yaga üzerine okuduğum bir dönemde gözüme çarpmış bir kitaptı. Sahaftan buldum, aldım hemen. Baba Yaga'ya feminist ve modern bir bakış açısıyla yazılmış bir roman. Aslında kitaba roman demek istemiyorum çünkü bakış açısı gibi biçimi de ilginçti. Üç kısımdan oluşan kitapta, ilk iki bölüm birbirinden farklı hikâyeler anlatıyor. Bu hikâyeler birbirini tamamen dışlamıyorlar çünkü ikisi de yaşlılık etrafında şekillenmiş ve ortak karakterleri var. Bu iki öyküyü okumaktan çokça keyif aldım. Yaşlanma üzerine bu kadar detaylı düşünmediğimi fark ettim ve beni etkiledi gerçekten.
Üçüncü kısımda ise aslında yine önceki bölümlerden tanıdığımız bir karaktere rastlıyoruz. Fakat bu bölümde Baba Yaga hakkında bilimsel bir içerik sunularak, ilk iki hikaye ile bağlantıları anlatılıyor. Bu kısmı takdir mi etsem sıkıldığımı mı söylesem emin değilim. Ansiklopedik bilgiler ile dolu olan bu bölümde, hikâyeler ile bağlantılara yer verilen kısımlar iyiydi ama çok fazla bilgiye maruz kalmak iki tane mis gibi hikâye okumuş okuyucuyu yoracak cinstendi.
Genel olarak okumaktan keyif aldığım bir kitap oldu. Giriş kısmı ve son sayfasında kadınlar ve kılıçları üzerine olan kısım alkışı hak ediyor. Bir kadın olduğum, tarih boyu cadı olarak anıldığım ve belki de hala cadı olduğum, yaşlanmaya mahkum olduğum için kendimi hiç bu kadar taze hissetmemiştim belki de. Ugresic'in kalemine sağlık!
