Aleviliğin Tarihsel Altyapısı Yahut Anadolu'da İslâm-Türk Heterodoksisinin Teşekkülü

Babaîler İsyanı

Ahmet Yaşar Ocak

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
**Alevîliğin Dinî Teşekkülü**
Büyük bir çoğunluğu okuma yazma bilmeyen, sade zihniyetli ve ya­şantılı, güç hayat şartları içinde bulunan bu insanlar, Sünni İslam'ın karmaşık ve anlaması güç bir takım inanç esaslarını ve abdest alarak günde beş vakit namaz kılmak, yahut Ramazan ayında bir ay oruç tutmak gibi ancak yerleşik hayatın sağlayabileceği bir intizam gerektiren şer'i ibadetleri pek de önemsemiyorlardı. Bu sebepledir ki, çoğu zaman İslam'ın ince ve karmaşık teolojik konularıyla hiç ilgilenmeyen, ama güçlü bir mistik cezbenin hakimiyetindeki, çoğunluğu okuma yazma dahi bilmeyen Türkmen babalarının geleneksel hurafelerle karışık, kendilerine daha uygun gelen, tasavvufun basitleştirilmiş fikirleriyle yorumlanmış müslümanlık anlayışına yöneliyorlardı. Ama onlar kendilerini çok samimi bir şekilde İslam'a adamışlar ve ona bağlanmışlardı.
Sayfa 46
Anadolu Selçuklu yönetimi, Moğol tehdidi karşısında, esasında Moğol karşıtı olan Türkmenleri yanına alarak istilaya karşı koymayı becerememiştir.
Reklam
Türkmenlerle yerleşik ahali arasında mevcut olduğuna işaret edilen farklılıklardan biri de dini inanç yahut daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse, İslâm anlayışı alanındadır. Şurası çok tabiidir ki, daha IX. ve X. yüzyılda İslâmiyet Orta Asya'da değişik bölgelerde Türk zümreleri arasına girmeye başladığı zaman, birbirinden farklı iki
Sayfa 66 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABAİLER İSYANININ SEBEPLERİ, KOLAYLAŞTIRICI SEBEPLER - ELVERİŞLİ DİNİ ŞARTLAR
İnanç Köklerimize Bir Bakış
Eski tabiat ve atalar kültlerinden Şamanizm'e, Şamanizm'den Budizm ve Zerdüştîliğe, Zerdüştîlik'ten Maniheizm ve Mazdekizm'e ve hatta Hristiyanlığa ve Yahudiliğe varıncaya kadar Türkler arasında yayılan dinlerin ve mistik kültürlerin inançları ve birtakım pratikleri, bir dinden ötekine geçerken, sürekli eskisinin yenisi içinde devamı suretiyle katlana katlana ve yeni kalıplara girerek İslam'ı kabul dönemine kadar gelmiştir. İslam X. yüzyılda Türkler arasına girmeye başladığı zaman, çoğunlukla konar-göçer bir toplumsal hayat tarzına dayalı ve bütün bu sayılan dinlerin bakiyelerini bağrında saklayan şifahi bir kültür geleneğiyle uzlaşmak zorunda kaldı. Eski kam-ozanlar, yeni derviş ve şeyhler oldular. Onlar bu uzlaşmayı Türkmenleri hiç sarsmadan sağladılar. İşte heterodoks Türk İslam'ı dediğimiz Türk halk Müslümanlığı, doğarken bu bağdaştırmacı (senkretik) yapı ile doğdu.
Oğuzlar, bizzat kendilerinin kurduğu devletin İranlılar tarafından yönetildiğini ve bunun hem siyasi hem de ekonomik olarak aleyhlerine neticeler doğurduğunu gördüler.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.