Âkif Bey'in fikirleri gençler için faydalıdır. Safahat'ın bir parçası olan Âsım, Âkif'in nasıl bir gençlik istediğini açıkça ortaya koyar. Bugün memleketi hercümerç içerisinde bırakan bugünkü gençlik Asım'ı mutlaka okumalıdır.
Bir dostuyla sözleşmiş, sana falan gün gelirim, diye. O gün işi çıkmış, gelemeyecek. Sabah namazından sonra çıkıyor yola, yürüyerek dostunun evine gidiyor. "Bugün işim çıktı, sana gelemeyeceğim" diyor, "Allahaısmarladık" deyip dönüyor.
Âkif Bey hoşlandığı insanlar yanında konuşurdu. Sohbeti gayet tatlıydı. İnsan, o konuşurken bitmesin diye nefes almaktan bile çekinirdi. Şayet hoşlanmadığı bir kimse olursa, abes laflar eden birisi olursa susardı. Hafif uykuya dalardı.
İstiklâl Harbi'nin zaferle neticelenmesi, imanın küfre karşı mutlak üstünlüğüdür. Zafer kazandıran ruhlara tılsımlı nefes gibi işleyen Âkif'in tesirli, gür sesli şiirleri... Ay yıldızlı bayrağın gölgesinde ebediyete kadar bu vatan gençliğinin okuyacağı İstiklâl Marşı bunlardan bir tanesi.
Âkif'in oğlu, babasının hususiyetlerini şöyle anlatıyor: "Bence ilmî ve edebî kıymetinden çok, karakterinin kıymeti daha fazla idi. Çok kuvvetli bir iradesi vardı. Hatta bu bazen inatçılık derecesini bulurdu. Otuz beş sene kullandığı enfiyeyi bir sözle bıraktığını hatırlarım. Son zamanlarda çok bedbindi. Sebebi de Garbın dev adımlarla ilerleyişi ve yükselişi karşısında bizim sönük kalışımızdı. Bir kusuru vardı: Çok fazla itimat ederdi. Bu yüzden pek çok nankörlükler görmüş, kırılmıştır..."