İstiklal Marşı şairi rahmetli Mehmet Âkif Ersoy'un, Emin Âkif Ersoy adlı bir oğlu olduğunu bilir misiniz? Emin Âkif, henüz on üç yaşında iken İstiklâl Mücadelesi'ne katılan babasıyla beraber Anadolu'ya geçmiş, zafere kadar yanında kalmış, sonra beraberce Mısır'a gitmiştir. Emin Âkif şimdi ana vatandadır ve safahat şairinin bilinmeyen taraflarını kucaklayan hatıralarını Millet'in muhterem okurlarına sunmaktadır.
"Benim öldüğüm yerde oğlum da ölsün" diyerek baba-oğul cepheleri dolaşmışlar, halka ve askere moral verip düşmanın çıkardığı yangınlara su taşımak gibi fedakârlıklarda bulunmuşlardır.[
Tarihimiz aslında her dönemde "büyük"lerle doludur. Bazıları vardır ki, insan her an onlarla, hatıralarıyla, eserleriyle baş başadır. O "büyük"le haşir neşir olmuştur. Cesedini fânî dünyaya bırakmış olsa bile. İşte Mehmet Âkif böyle büyüklerimizden birisidir.
Saat üç, hayli vakit var sabaha,
Üşüdüm, yatmamak olmaz, acaba;
Uzanırsam çabuk açmaz mı şafak?
Sabah olmaz yüz kere kalkar gezinir
Gece bitmiş ağarır şimdi etraf
Bu sabahın yelidir, ne yazık;
Duyduğum ses, yine baykuş sesidir.
Düşmanda silah, cephane, malzeme bol. Müslüman Türk'te mi? Ne gezer. Silah, cephane ve erzak bakımından düşmanla kıyas kabul edilmez bir yokluk. Bu yokluk içerisinde yegâne "var"ı iman'ı, bu imandan aldığı güç ve ümitle kazanacağına inancı.