Babasız çocuklar için “ O, babasını savaşta yitirdi,” denirdi. Bir öğrenci teftiş sırasında dersini bilmeyince müfettişlerin kulağına bu söz fısıldanırdı. Ve öğretmenler okula yeni gelmiş bir çocuk için, babasını savaşta yitirmiş, derlerdi. Sanki babasını bir şemsiye ya da bozuk para gibi yitirmişti. Kulağa böyle gelirdi.
Heinrich Böll, Babasız Evler romanını savaşın bitiminden sonra babalarını yitirmiş çocukları gördükten sonra yazmış.
Orijinal ismi “Şapkasız/Çatısız Evler”e olan roman’ı, Ahmet Cemal “Babasız Evler” olarak isimlendirmiş.
2.dünya savaşında yirmili yaşlarda dul kalan, babaları ölen çocukların evlerine konuk ediyor bizi yazar.
Annelerinin tabiri ile ‘’amca’’ dedikleri adamlarla yaşadıkları fiziksel ilişkileri gözler önüne serip, öksüz çocukların aldıkları duygusal ve fiziksel yaraları, çöküşleri okuyoruz.
İki aile.. Wilma Bierlich ve oğlu Henrich ,
Nella ve oğlu Martin.
Ve savaştan sağ kurtulabilmiş Albert'in ağzından okuyoruz romanı.
Çok hüzünlü, çok derin, çok etkileyici