Sevgili arkeoloji ve tarih severler için alıntıladığım ve üzerinde durmak istediğim birkaç nokta var.
Syf: " Antik dönemde yaşamış bir halkın entelektüel yaşamındaki dönemler jeolojik zamanla karşılaştırılamaz. Çünkü işleyen güçler insan iradeleriyle yönetilmiştir. Öğretilerin savaşı her zaman fikirlerin mücadelesi olmuştur. Bu nedenle insan öğesinin Babil'in dini tarihinde Hamlet oyunundaki Danimarka prensi kadar önemli bir yeri vardır. Sadece hikâyeyi gözetmiyoruz. Karakterlerde de dikkat edilmelidir. İstekleri ve zaferleri, önyargıları ve gafları hikayenin kenarını şekillendiren ve tarihi yazan dalga dalga güçlerdir."
Dicle ve Fırat arasında,Mezopotamya toprakları üzerinde yaşayan Babil, Asur, sümer vb. Medeniyetlerin bir arada yaşayıp, dini inanç olarak Hıristiyanlığın gelişmesine en büyük payları olmuştur. Birçok bahsedilen mit veyahut Babil uygarlığında ki anlatılar incil'de geçmektedir. Birçok arkeolog, filolog, antropologun ilk başvurduğu kaynaktır -ki
Babil'in en görkemli hamurabi kanunlarının yanında o kadar da siyasi buhranla yozlaşmış bir medeniyetin oluşmasıdır. EA olarak tanımladıkları ve filologların çözemediği anlam ,Babil uygarlığı için önemli bir tanrı sembolüdür.
Bu kitap hakkında uzun uzun düşüncelerimi paylaşacağım bundan sonraki birkaç incelememde. :)