«Siz hiç Boğaz Köprüsü'nden geçtiniz mi?»
dedi Bacaksız. Hiçbiri Boğaz Köprüsü'nden geçmemişti... Bacaksız da köprüden geçmemişti ama, onlardan üstün yanını bulmuştu şimdi.
«Arkadaşlar! » dedi, «Boğaz Köprüsü dünyanın en büyük, en güzel köprüsüdür. Hiç ayakları yoktur. Altından büyük büyük vapurlar geçer, gene de direkleri değmez ! Altından uçaklar bile geçebilir çocuklar!»
Hem «çocuklar» demişti, hem de «arkadaşlar» demişti de çıt çıkaramamışlardı, şaşkınlıktan
«Bir akşam bizim arabayla geçtik Boğaz
Köprüsü 'nden... Her iki yanında sıra sıra ışıklar yanıyordu. Babam bana dedi ki, bak oğlum burası Avrupa'dır, karşısı da Asya'dır. İşte çocuklar biz Avrupa'dan Asya'ya bizim Külüstür'le geçtik. Ya işte böyle arakdaşlar! .. Babalarınızın bindiği arabalarla övünüp duracağınıza, söyleyin babalarınıza, bir gün sizi yanlarına alsınlar da Boğaz Köprüsü'nden geçirsinler! .. Dünyanın en güzel Boğazı'ndan geçmiş olursunuz!»