Bakunin Marx'a Karşı

Mihail Bakunin
Komünistler, Devletin siyasal iktidarını ele geçirmek için işçilerin güçlerini örgütlemeleri gerektiğine inanırlar. Devrimci Sosyalistlerse Devletin yıkılması veya daha nazik bir sözcük tercih edilecekse, tasfiyesi amacıyla örgütlenir­ ler.
Ben insan zekâsının, onurunun, mutluluğunun an­cak onun aracılığıyla hayat bulabileceğini düşündüğüm Özgürlüğün fanatik bir sevdalısıyım. Bir avuç azınlığın diğerlerinin kölelikleri üzerinden elde ettikleri ayrıcalıkların temsilcisi olan o sahtekârlığın, yani Devletin müsaade verdiği, ölçtüğü, biçtiği ve düzenlediği resmi "Özgürlüğün” değil! Birey haklarının Devlet hakkıyla sınırlandığını düşünen ve bu nedenle bireyin haklarını aslından hiçliğe indirgeyen Rousseau’nun ve tüm diğer Liberal burjuva ekollerin öne sürdüğü o bencil, herkesin kötülüğünü isteyen ve aslında tamamen bir kurmacadan ibaret birey özgürlüğünün hiç değil!
Reklam
Sosyalizm adalettir. Adaletten söz ettiğimizde, çok geniş bir biçimde kaba kuvvetle elde edilmiş şiddet vakalarına, zamanla ve şu ya da bu dinin (Hristiyan ya da pagan) kutsaması yoluyla kutsal bir şiddete dayanan ve tüm yasaların mantıksal akıl yürütme süreçleri yoluyla onlardan çıkarsandığı mutlak kurallar olarak kabul edilen Yasalarda ve Roma Hukuku'nda içerilen adaleti anlamıyoruz. Hayır, biz sadece insan vicdanına dayanan adaletten, her insanın vicdanında bulunan adaletten ve tek bir sözcükle, hakkaniyet kavramıyla ifade edilebilecek adaletten söz ediyoruz.
Bu kurumlar dünyada ortaya çıkar çıkmaz, iki yönetici sınıf, rahipler ve aristokratlar, kendilerini anında örgütlediler ve köleleştirilmiş insanlann Kilise ve Devletin yararlılığı, vazgeçilmezliği ve kutsallığı düşünceleri ile beyinlerini yıkamak için hiç zaman kaybetmediler.
siyasal iktidar var oldukça yöneten ve yönetilen, efendi ve köle, sömüren ve sömürülen olacaktır. Bir kez ortadan kaldırıldığında, siyasal iktidarın yerine üretici güçlerin ve ekonomik hizmetlerin örgütlenmesi konmalıdır.
Reklam
yoksulluğu yok etmek için devleti yok etmek zorunludur!
Devlet hakimiyet demektir ve tüm hakimiyetler kitlelerin boyun eğmesini ve bunun sonucunda şu ya da bu azınlığın yararına sömürülmelerini gerektirir.
köle olmak başkalar için çalışmaya zorlanmaktır. Aynı biçimde efendi olmak başkalarının emeği üzerinden yaşamaktır.
Devlet, insan ırkının büyük çoğunluğunu şefkatinden yoksun bırakarak, onu sorumlulukların, ahlak, adalet ve hak konulanndaki karşılıklı yükümlülükler silsilesinin ötesine atarak insanlığı reddeder ve o büyük sözcük “Yurtseverlik” vasıtasıyla tebalarına bir üstün ödev olarak adaletsizlik ve zorbalığı dayatır. İçlerindeki insanlığı kısıtlar, sakatlar, öldürür, böylece insan olmaktan çıkarak artık yurttaş olmak dışında bir şey değildirler
Reklam
Devlet, doğası gereği Kilise gibi, yaşayan variıklarin en büyük celladıdır.
Hem Papa’yı hem de Imparator'u aynı zamanda lanetliyorum.
Marx sadece bilge bir Sosyalist değildir. O aynı zamanda çok akıllı bir siyasetçi, ateşli bir yurtseverdir.
Sosyalist Parti’nin rakipsiz şefi, engin bir bilgiyle silahlanmış Karl Marx, dalkavukluk etmeden söylenebilir, tüm yaşamı yalnızca emeğin ve ağır işçilerin özgürleşmesi hedefine adanmış, büyük bir zekaydı.
Her kim fetih diyorsa, her ne biçimde ve ne tür ad altında olursa olsun köleleştirilmiş ve esir halklar der.
Resim