Balık Tutan Şaşı Kedi Sokağı’nda

İlay Yüksel
“Kaybının farkında olmadığım bir parçamı bulmuş gibiyim.”
Seni bir daha görmeme korkusu yüzünden parmaklıklardan uzaklaşıp duvara yaslanıyorum. Üzerimde yeşil kazağın, ellerimde, yüzümde, saçlarımda kokun... Dönme ihtimaline tutunup, ölmekten korkuyorum..
Reklam
Sokağın denize en yakın olduğu kısımda, beceriksizce laciverte boyanmış tatlı bir bank duruyordu. Sessizce oturduk bir süre on dakika mı bir saat mi hala bilmiyorum. Endişelerim iyi yok olmuş gibi geldi, her şey bir kenara bırakıp yaşadığım, anın tadını çıkardım. Deniz öyle sakin, gece öyle ışıltılıydı ki...
Uykusundan uyanan böylesine çekici bir adamın uyku sersemi sesiyle anlattığı bu öykülerin, mutlaka öncesinden yaratıldığını dair şüphelerim olurdu...
“ Yağmur olur geçen yıllar, şemsiyen var mı? İçinde kalabalıklar sırılsıklam Ölüm dediğin aslında yalnızlıkmış Bir sabah bir bakıyorsun, herkes gitmiş. Hangi düş yaralanır gerçekle, Hangi dal incinir yeşilinden, Gel duman gizlesin yüzümüzü, Bir sigara ver bana…”
Sayfa 271Kitabı okudu
Gittin. Ben, iki aydır evimiz gibi olan otel odasında, camın önündeki o eski koltukta oturuyordum. Sen ise tüm hayatını bir bavula doldurup, gidiyordun. Kapı ardından kapanmıştı ve zaten iki başımıza olduğumuz bu ülkede artık yapayalnız kalmıştım. Acıdan yorulur mu insan? Yoruldum, yorgunluktan uykuya daldım. Aklımda son kalan: sen ve ben. Maçka Parkı'nda çimlere uzanmışız. Mayıs mı? Haziran mı? Hafif serin bir yaz akşamı sanki… Cırcır böceklerinin sesini bastırıyor sesin, bir taraftan beni kendine çekerken: "Hayat bizi nereye, nasıl savurursa savursun, sonsuza kadar elini tutmaya devam edeceğim." diyorsun. Gençlik, çocukluk… Gülümseyip sana sokuluyorum… Olur mu dersin bir şansımız daha? Ne dersin, şanslı mıyızdır o kadar? Bakarsın olur… Belki yine o Balık Tutan Şaşı Kedi Sokağı'nda…
Resim