Siz bana ölümle değil sözden korkmayı öğrettiniz, askerliğimi bitirdikten sonra memleketin en parlak gençleriyle beni de aranıza aldınız, vazifeniz hakikatleri söylemektir dediniz... Sonra ne zaman ağzımızı açtıksa hâlâ bu saatte de yaptığınız gibi sus dediniz, kaşlarınızı ağzınızı burnunuzu oynatarak başınızı öte tarafa çevirdiniz, "sus o daha senin anlayacağın şey değil çocuk" dediniz.