Biz erkekler çamurdan yapılmış, acınası yaratıklarız. Önümüze sunulandan hemen etkileniyoruz Zengin bir sine o muhteşem zekâmı devreden çıkarmış olabilir.
Melisande başını eğdi, gözlerine dolan yaşları orada tutabilmek için dudaklarını ısırdı ama zaten o kapıdan çıkıp gitmişti.
Hızla gözlerini kırpıştırdıktan sonra lal taşından yapılmış küpelerin durduğu küçük kutuya baktı. Çok güzellerdi ama Melisande küpe takmazdı. Kulakları delik değildi. Küpelerden birini parmağıyla okşarken onun hiç kendisine bakıp bakmadığını düşündü, onu gören gözlerle bakmış mıydı hiç?
Hayatlarını hep ipin üzerinde yaşamışlardı; her an düşüp yok olma riskleri vardı. Ya da sadece bir belirsizliğin içinde kaybolma tehlikesi, yaşamın sona ermesi için ille de ölmek gerekmiyordu. Her halükarda kişinin bir yere ait olması ihtimal dışıydı.