Din insanoğlu için dört boyutlu bir ilişkiler ağının tümünü birden ifade ediyor. Geriye doğru (adet, töre), ileriye doğru (yol, yordam), yukarıya doğru (itaat, bağlılık), aşağıya doğru (hüküm, kural, ceza, mükafat)...
Demek ki bir ülkede İslam'ın var olup olmadığını anlamak için, Allah'tan başkasına tanrılar gibi davranılıp davranılmadığına ve suç oranlarına bakacağız.
İslam insanlara sırf ayin yaptırmak veya ceza çektirmek için değil; insanoğlunun asil arayışlarına yoldaş olmak ve toplumun sahici yaralarını sarmak için geldi!
O Allah ki Olimpos dağında oturan Yunan Tanrısı Zeus gibi, bilgiyi kendisinden çaldığı için insanı (Prometheus) Kafkas dağlarında akbabalara yem ederek cezalandıran değil; bilgiyi yani bilme yeteneğini/eşyaya isim koyma kabiliyetini insana (Adem'e) yaratılıştan bizzat kendisi lütfedendir. Üstelik bunu kullanacak aklını işletmediği için de insana kızandır.
Onun için Kur'an kendisine "zikr" der.
Yani verileni/lütfedileni hatirlama...
Türkiye’de birisi için “Dine yönelmiş, ibadete başlamış”deyince neden akla gelen “Namaza başlamış, örtünmüş” oluyor?
Keza “Dini bırakmış, ibadeti terk etmiş”denince de neden “Artık namaz kılmıyormuş, başını da açmış” denmek istendiği anlaşılıyor?
Yani din ve ibadet denince neden namaz, oruç, hac, başörtüsü, cüppe, sakal vs. birkaç şeklî ibadet ve