Barışın Ekonomik Sonuçları

John Maynard Keynes
8/10
2 Kişi
4
Okunma
1
Beğeni
1.203
Görüntülenme
Keynes tüm savaşlara, dolayısıyla da I. Dünya Savaşı’na karşıydı. Nitekim 1916 yılında savaşa çağrıldığında vicdani retçi olarak bu çağrıyı yerine getirmeyi kabul etmemiştir. Savaşın ardından 18 Ocak 1918’de Almanya ve müttefik güçler arasında başlayan Paris görüşmelerinde İngiliz heyetinin içinde yer almıştır. Burada yapılacak antlaşmanın gelecekte yeni savaşlara neden olmaması gerektiği yönündeki görüşlerini bıkmadan aktarmaya çalışmıştır. Almanya üzerine yüklenilen savaş tazminatlarının ağır olduğunu belirtmiş; özellikle Fransa’nın, Almanya’nın kömür havzasını işgal etmesine karşı durmuştur. Almanya’ya kabul ettirilmeye çalışılan barış koşullarının (toprak kaybı ve tazminatlar) ağır olduğunu, Almanya’nın bunları yerine getirmesinin mümkün olmadığını, bunun uluslararası boyutta ciddi sorunlar doğuracağını her ortamda dile getirmiştir. Keynes’in Genel Teori’den önce yazdığı kitaplar içinde en fazla öne çıkan kitabı olan “Barışın Ekonomik Sonuçları”, O’nun iktisatçı kimliği kadar, bir devlet adamı hatta diplomat kimliğinin de üst düzeyde olduğunu göstermektedir. Aslında Keynes bu kitapla Alfred Marshall (1842-1924) üzerine yazdığı makalede tanımladığı “Usta İktisatçı” (Master-Economist) kimliğine eriştiğini daha 1919’da göstermiştir.
240 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Mart 2018

Yazar Hakkında

John Maynard Keynes
John Maynard KeynesYazar · 4 kitap
John Maynard Keynes radikal düşünceleriyle ekonomide çığır açan Britanyalı iktisatçıdır. Ekonomik durgunlukla mücadelede müdahaleci para ve maliye politikalarını savunmasıyla tanınır. Bu düşünceleri daha sonra Keynesci ekonomi akımı içinde biçimlenmiştir. Temel politika önermesi talep yönlü makroekonomik poltikalardır. Yatırımları faiz ve sermayenin marjinal etkinliği yardımıyla açıklamaktadır. Ekonomi daima tam istihdam denge düzeyinde bulunmamaktadır. Ekonomide eksik istihdam ve atıl kapasite vardır. Ekonomideki işsizlik gayri iradi işsizlik olarak adlandırılmaktadır. Keynes'in en ünlü eseri 1936 yılında yayınlanmış olduğu, İstihdamın, Paranın ve Faizin Genel Teorisi (The General Theory of Employment, Interest and Money) ya da kısa adıyla Genel Teori diye bilinen kitaptır. Bu kitabıyla Klasik İktisatçıların öne sürdüğü teorileri kabul etmekle beraber, Klasik istihdam teorisine karşı çıkmıştır. Klasikçilerin öne sürdüğü ekonominin kendiliğinden eski haline gelme görüşünü imkânsız bulmaktadır I. Dünya Savaşı sonunda toplanan Paris Barış Konferansı'na İngiltere Hazinesi'ni temsilen katılmıştır. Savaş sonrasında danışmanlık ve gazetecilik yapan Keynes, II. Dünya Savaşı'nın bitmesine az kala, 1944 yılında toplanan Bretton Woods Konferansı'nda İngiliz Heyeti'ne başkanlık yapmıştır. Keynes, Amerika Birleşik Devletleri tezlerine karşı İngiliz tezlerinin savunucusu olmuş ve konferansta kendi adı ile anılan, Keynes Planını sunmuştur. Keynes, piyasa kurumunun üretim faktörlerinin sektörler arasında dağılımını yönlendirmeye, yani üretim bileşimini toplumun tercihlerine göre değiştirmeyi başardığını kabul etmektedir. Buna karşılık piyasa ekonomisinde işgücünün tam istihdamını ve üretim kapasitesinin tam kullanımını sağlayacak bir mekanizma olmadığını öne sürmüştür. Ekonomide üretilen tüketim ve yatırım mallarını masedecek tüketim ve yatırım harcaması yapılmadığında firmaların üretimi kısacağını, bunun da iktisadî daralmaya ("resesyona") yol açacağını izah etmiştir. Keynes, bir daralma baş gösterdiğinde firma yöneticilerinin kötümserleşip yatırım yapmaktan çekinmeleri hâlinde (19. yüzyıl sonlarında ve 1930lu yıllardaki gibi) ortaya çıkan düşük millî gelir - düşük istihdam dengesinin uzun sürebileceğini belirtmiştir. Keynes'e göre böyle bir durgun ekonomide devlet para arzını artırarak faiz haddini düşürmek suretiyle yatırım harcamalarını teşvik edebilir. Bu politika yatırımları artırmakta etkili olmazsa, devlet kendi harcamaları ile (cari harcamaları ve yatırım harcamaları ile) millî geliri artırabilir. Özetle, devlet para politikası ile veya maliye politikası ile harcamaları artırarak millî geliri artırmayı ve yüksek işsizlik oranını azaltmayı başarabilir. 1970'lerde stagflasyon (durgunluk içinde görülen enflasyon) tecrübesi, Keynes'in gözlemediği bir makroiktisadî olay olduğundan, Keynes'in kuramında buna bir açıklama yoktu. 1970li yıllardan itibaren gelişmiş kapitalist ülkelerde ortaya çıkan yeni görüşler işsizliği toplam harcamalardaki yetmezlikten değil, refah devletinde işçilerin iş disiplinini yitirmesinden kaynaklandığını öne sürünce Keynes'in telkin ettiği tam istihdamı hedefleyen makroiktisat politikalarından vazgeçildi. Ancak Keynes'in millî geliri toplam harcamaların belirlediğine ilişkin teorisi hâlen genel kabul gören bir kuram olarak kalmıştır.
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.