Başım Belada

Ferzende Kaya
Kavuşmak özgūrlükse özgürdük ikimiz de Elleri çığlik çığlık yan yana iki dünya İkimiz iki dağdan iki hrçın su gibi akıp glmiştik Buluşmuştuk bir kavşakta Unutmuştuk ayrılığı yok saymıştık özlemeyi Şarkımıza dalmıştık Mutluluk mavi çocuk oynardı bahçemizde..
Sayfa 91 - Anka yayınlarıKitabı okudu
O çıkmadan önce rüzgarı esen Yorgun Demokrat kaseti tam bir bomba etkisi yaratmisti. Anneler, Hani Benim gençliğim' e ağliyordu, mücadele arkadaşlari Yüreğim kaniyor' la tutuşuyordu, bir süredir sinmiş olan solcular iseYorgun Demokrat' la ayaga kalkiyordu...
Reklam
Tüm "BAHTİYAR"larımızın anısına saygıyla.
Peki ama gerçekte kimdi bu Bahtiyar? Niçin bu kadar sevilmişti? Bunun cevabını Yusuf Hayaloğlu'dan alıyoruz: "Bahtiyar bir kişi değil, birçok kişi. Cezaevinde yattığım dönem içinde yüzlerce Anadolulu genç tanıdım. Saf, temiz, yiğit, cengâver insanlardı. Anadolu'nun çeşitli yörelerinden, hemen hemen aynı sebeplerle İstanbul'a gelmişlerdi. Tutunacak bir dal arıyorlardı ve sol örgütlerin etkisi altında kalmışlardı. Bu etkiyle ve yüreklerindeki isyan ateşiyle, afiş asmak, yazı yazmak, korsan yürüyüşe katılmak gibi düzenin suç saydığı fiillere kalkışmışlardı. 12 Eylül hepsini kısa sürede toplamış ve örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılayarak içeri tıkmıştı. Teorik bilgileri fazla yoktu, sempatizan düzeyindeydiler; devlete karşı gelmek ve düzeni yıkmak iddiasını fazla hak etmiyorlardı. Ama artık akıbetleri tayin edilmişti: Aykırı bir daldılar ve mutlaka budanacaktılar. Bu trajik bir durumdu ve bunu yazmayı hissediyordum. Bu şekilde anlatırsam didaktik olacaktı. Oysa ki sanatta didaktizme karşıydım. Bu insanları teke indirgemeliydim, olayları bir öyküye sığdırmalıydım ve asıl mesajımı satır aralarında vermeliydim. Nitekim öyle yaptım. Bahtiyar ismini hoşuma gittiği için koydum. Diyarbakırlı olmasını da bir kesimi temsil ettiği için özellikle tercih ettim. Kısacası Bahtiyar yaşayan bir tip değil, yaratılan bir prototiptir."
Kendi hayatımıza yön vermeliyiz, bizim hayatımıza göre, bu halkın, bu ülkenin de hayatı şekillenecek.
Yıl 1972, Bir Malatyalının gözünden İstanbul.
Onlarla konuşamıyordum, çünkü onlar gibi konuşamıyordum. Hiç konuşmuyordum. Bir dilsiz gibi yaşıyordum adeta. Balkona çıkıp onları izliyordum, dilleri başkaydı, tavırları başkaydı, giyimleri başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela, onlar gibi pantolon diktirmeye niyetlendim. Terzinin yaptığı pantolonlar üzerime uymuyordu, onlara yakışıyordu, bana yakışmıyordu. (Aynalar Belgeseli, Can Dündar, Show TV)
Bu çalışmayı yaptığım süre zarfında şunu gördüm ki; bu ülkede herkesin bir Ahmet Kaya'sı vardı... Ahmet Kaya'lar, solcuydu, sağcıydı, Müslüman'dı, demokrattı, Kürt'tü, Türk'tü, muhalifti, müzisyendi, babaydı, oğuldu, kardeşti, yoldaştı, yorgundu, yiğitti, yılgındı, ürkekti, delikanlıydı, tutarsızdı, serseriydi, öfkeliydi, kanlı canlıydı, deli doluydu...Ve o tüm bunların bütününden oluşan bir ülkeydi; buradaydı Ahmet Kaya.
Geri19
96 öğeden 91 ile 96 arasındakiler gösteriliyor.