Hayatın en ağır sınavları, en derin yüzleşmelerde saklıdır. “Başın Sağ Olsun” tam da bu sınırların içinde bir yolculuk sunuyor. Yazar, satır aralarına duygunun en saf halini nakış gibi işlemiş. Biz okuru yalnızca kayıpların derinliğiyle değil, insan olmanın anlamıyla da yüzleştiriyor. Kitap; acıyı, kabullenmeyi ve hayata yeniden doğmayı tüm çıplaklığıyla anlatan bir manifesto diyebilirim. Her bir sayfa, duyguların ne kadar evrensel olduğunu hatırlatırken, aynı zamanda bireysel bir arınma serüvenine de eşlik ediyor.
Yazarın hem bir anne, hem bir evlat, hem de bir insan olarak yaşadığı dönüşümü yüreğiyle kaleme alışı, okura büyük bir samimiyetle dokunuyor. Kitap yalnızca bir kaybın hikayesi değil, kayıplarla nasıl yaşanabileceğinin, yeniden nasıl doğulabileceğinin derin bir analizini de sunuyor. “Başın Sağ Olsun,” gözyaşı dökmekten çok daha fazlasını; farkındalık, kabullenme ve içsel bir dinginlik getirme amacında olan bir kitap.
Bu kitabı okurken sadece yazarın hikayesini değil, kendi içinizdeki sorgulamaları da bulacaksınız. Ve belki de son sayfada, her kaybın aslında yeni bir başlangıç olduğu fikriyle biraz daha güçlenmiş hissedeceksiniz.
Yazarın daha önce “Ben Nasıl Öldüm” “ Hoş Geldiniz “ kitaplarını severek okumuştum “ Başın Sağ Olsun” yazardan okuduğum üçüncü kitap oldu. Kalemiyle tanışmadı iseniz tavsiye ederim.
Keyifli okumalar…