Franz Kafka’yla tanışmam 30 yıl önceye dayanıyordu.
Gençliğimin okyanusu arayan sığ düşünsel akıntılarının ortasına bir taş gibi düştüğünde, oldukça hazırlıksız yakalanmıştım. Epey bir süre dengemi bulamadım. Mecramı şaşırdım. Taştım, kabardım, ancak hiç kurumadım. Belirli zamanlarda akışım durdu. Çölleştim. Ne olduğumu tam anlayamadım. Onu okudukça “yabancı”laştım…
Anladığım tek şey, daha önce de, şimdi de, her zaman, her şeye yabancı olduğumdu.