"Doğruya doğru, epey ihtişam yaşadım. Kadrini bilmiyor değilim. Ama sürmüyor. Üst üste eklenip insanın içinde yaşayabileceği bir yer, bir ev haline gelmiyor. Bitiyor, sonra yıllar da geçiyor. Ne kalıyor geriye? Küçülmek, unutmak, ağrıları ve hazımsızlığı ve kanseri ve nabzı ve nasırları düşünmek, sonunda bütün dünyanın sidik kokulu bir oda haline gelmesi, bu mu bütün bu çalışmanın sonu, bebeklerin tekme atan bacakları, çocukların gözleri, sevgi dolu eller, çılgın geziler, suyun üstündeki ışık, karın üstündeki yıldızlar böyle mi son bulacak? Yine de hepsinin içinde bir yerlerde ihtişam olması lazım."