Yanlış taşı kaldırmak için anlamsız bir güç sarf ettiğimi fark edip doğru taşı kaldırdığımda karşımda kocaman bir pislik yığını gördüm. Hayatımın geriye kalan çaresiz kısalığında çözemeyeceğim bir düğüm…
Geç kalmıştı. Zamanın sessiz yankılarını işitememişti kulakları.
Tüm çağların ve tarihin ve milyar yılların ve sonsuz bir evrenin durağanlığı içinde yakalayamamıştı zamanın dökülen kanatlarını…
Gelişip dururken müstakil çocukluğumuz derme çatma yetişkinliğimizin ortasında! – ölümün kucağına sürükleniyoruz emekleyen düşüncelerle. Hatta en çok ölümden korkarken bile yaşamak diyoruz bu sürüklenmeye…