Sarsılmaz, eskimez bir ülkünüz bulunsun; yarınınız bugünden daima daha ileri ve yüksek olsun.
İçsen bu sudan, bir daha, dostum; susamazsın...
Bir hâl gelir... ağlayamazsın, susamazsın!
Onbeşinci hicri asrın eşiğinde Doğu'da, Batı'da nice acı yanılma ve tecrübelerden sonra şu gerçek anlaşılmaya ve görülmeye başlamıştır ki hasta insanın dertlerinin devası İslam'dadır
Âhiretin haraplığı dünya haraplığına benzemez. İnsan bu dünyada fakir yaşasa hastalıklar içinde kıvranasa Allah onu ahirette telafi eder. Ama ahirette fakirliğin çaresi yoktur.
Gerçek mümin için en mühim haslet ve en büyük devlet, Allahu Teala'yı sevmek ve O'nun tarafından sevilmektir; erişilecek mertebelerin en yükseği budur. Hayatın bütün çabaları bu gayeye ulaşmak için olmalıdır. Öğrenilen ilimler insanda bu şuuru uyandırmamışsa boşa çekilmiş bir emek ve manevî bir vebal demek olur.