Eski Ahit'te öğretilen hiçlikten yaratılış, Yunan felsefesine tamamen yabancı bir düşünceydi. Platon yaratılıştan söz ederken, Tanrı'nın biçim verdiği ilkel bir maddeyi hayal eder; Aristoteles için de aynı şey geçerlidir. Onların Tanrı'sı bir Yaratıcıdan çok bir mimardır ya da bir sanatkârdır. Töz öncesiz-sonrasız ve yaratılmamış olarak düşünülür; yalnızca form, Tanrı'nın iradesinin sonucudur. Bu görüşe karşı St. Augustinus, her Ortodoks Hristiyanın yapması gerektiği gibi, dünyanın herhangi bir maddeden değil, hiçlikten yaratıldığını savunur. Tanrı yalnızca düzeni ve intizamı değil tözü yarattı.
Yarın ölecekmişiz gibi yaşıyoruz, yine de sanki hep bu dünyada yaşayacakmışız gibi yapıyoruz. Duvarlarımız, tavanlarımız ve sütun başlıklarımız altınla parlıyor; ama İsa kapımızın önünde yoksulun şahsında çıplak ve aç ölüyor.