Batıda Yeni Bir Şey Yok

Erich Maria Remarque
Gencim ben, yirmisindeyim. Ama hayatta bildiğim tek şey umutsuzluk, ölüm, korku. Ve bir acı uçurumun üstüne atılmış sığ, soytarıca bir keyif... İnsanların nasıl birbirine düşman edildiğini, nasıl ses çıkarmadan, bilmeden, ahmakça, uysalca, masumca birbirlerini boğazladıklarını biliyorum. Dünyadaki en keskin zekaların bu işlenceyi büsbütün inceltmek ve uzatmak için silahlarla sözler icat ettiğini görüyorum.
Sayfa 185Kitabı okudu
Gencim ben, yirmisindeyim. Ama hayatta bildiğim tek şey umutsuzluk, ölüm, korku. Ve bir acı uçurumunun üstüne atılmış sığ, soytarıca bir keyif.. İnsanların nasıl birbirine düşman edildiğini, nasıl ses çıkarmadan, bilmeden, ahmakça, uysalca, masumca birbirlerini boğazladıklarını biliyorum. Dünyadaki en keskin zekaların bu işkenceyi büsbütün inceltmek ve uzatmak için silahlarla sözler icat ettiğini görüyorum.
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Bir tek emir bu sessiz gölgeleri bizim düşmanımız yapmış; yine bir tek emir onları dostlarımız yapabilir. Bir masa başında, hiçbirimizin tanımadığı kimi adamlar bazı kağıtlar imzalıyorlar. Ve sonra dünyanın en büyük suç saydığı ve en şiddetle cezalandırdığı şey, bizim en yüksek gayemiz haline geliyor ve bu yıllar boyunca sürüyor.
Sayfa 138Kitabı okudu
Şu kadarını öğrendim ki insan, başını diğer tarafa çevirdiği sürece en korkunç şeylere bile dayanabilir. Fakat bu şeyleri sıcağı sıcağına düşünmeye kalkışırsa dayanamaz, ölür.
Kemmerich hayalete dönmüş, yanakları çökmüş, yüzü sapsarı. Şimdiye kadar yüzlerce kez tanık olduğumuz o çekilmeyi, o gerilmeyi onun yüzünde daha şimdiden görüyoruz. Bunlar birer çizgiden çok, belirtidir. Derinin altından artık can çekiliyor, bedenin sınırlarına doğru uzaklaşıyor demektir bu! Ölüm içten içten kendine yol açıp ilerliyor. Gözlerde ölüm kendi egemenliğini kurmuş bile!
İnsan bir kez cepheyi görüp geçirdikten sonra okulu nasıl ciddiye alır?
Reklam
İnsan gözü denilen bir çift küçük noktada bazen ne büyük acılar birikebiliyor..
Sayfa 136Kitabı okudu
İnsan gözü denilen bir çift küçük noktada bazen ne büyük acılar birikebiliyor.
Sayfa 136Kitabı okudu
Bağırmalar kesilmiyor. İnsan değil bu bağıranlar! İnsanlar bunca vahşice bağıramaz! Kat: "Yaralı atlar," diyor. Katlanılır gibi değil. Bütün dünyanın inleyişi bu, vahşete kurban giden doğanın acıdan delirmiş, korku içindeki haykırışı.
Doğru. Genç değiliz artık. Dağları devirmek, dünyayı fethetmek hevesimiz kalmadı. Tam aksine, kaçıyoruz. Kendi kendimizden, yaşadığımız hayattan kaçıyoruz. Tam yaşamayı ve dünyayı sevmeye başlamıştık. Bizi bu dünyayı felakete sürüklemekle görevlendirdiler. İlk bomba kalbimizde patladı. Çalışma, emek, ilerleme... Böyle şeylere inanmaz olduk. Biz sadece savaşa inanıyoruz artık!
Sayfa 66 - OdaKitabı okudu
Reklam
Çünkü insan dediğin de bir hayvandır. Ancak ekmeğe tereyağı sürer gibi biraz görgü ve gösterişle hayvanlığını kapatır.
Sayfa 34 - OdaKitabı okudu
On sekiz yaşındaydık. Tam yaşamayı ve dünyayı sevmeye başlamıştık. Bizi bu dünyayı felakete sürüklemekle görevlendirdiler. İlk bomba bizim kalbimizde patladı. Çalışma, emek, ilerleme dünyasıyla ilgimiz kesildi. Böyle şeylere inanmaz olduk. Biz sadece savaşa inanıyoruz artık!
Sayfa 66 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Güçsüz ve bitkiniz. Yalnızca, bizden daha zayıf, bizden daha bitkin ve daha umutsuz kişilerin varlığını bilmektir bize canlılık veren.
Sayfa 97 - OdaKitabı okudu
Önce şaşkınlık, sonra öfke, nihayet umursamazlık içinde burada zekanın değil, ayakkabı fırçasının, düşüncenin değil sistemin, hürriyetin değil talimin sözü geçtiğini anladık. Biz güle oynaya, canla başla asker olmuştuk; ama onlar hevesimizi kırmak için ellerinden geleni yaptılar. Aradan üç hafta geçince kolu şeritli bir postacının; üzerimizde önceleri annelerimizin, babalarımızın, öğretmenlerimizin, Eflatun'dan Goethe'ye kadar bütün bir kültür çevresinin etkisinden daha üstün bir otorite olduğunu artık anlamıştık.
Resim