İslam fikriyatını muhafaza eden bir milletin tam manasıyla sömürülmesi, köleleştirilmesi mümkün değildi. Bu yüzden eğitim yoluyla İslami fikriyatın yıkılıp, yeni bir fikriyatın, Batı fikriyatının aşılanması gerekiyordu.
Kendi kafaları gibi, devleti ve devlet işlerini de dışa bağlı hale getiren batıcı bürokratlar, böylece Batı'nın müdahalesini meşrulaştırmışlardı. Onların Batı himayesi siyaseti, devletin Avrupa ülkelerinin vesayetine girmesi ile neticelendi.
Mustafa Reşit Paşa ile talebesi Mehmet Emin Ali Paşanın ayrıldıkları en önemli husus, , Batı bağlılığı konusundadır. Reşit Paşa İngiliz bağlısı bir siyaset takip etmişken, Ali Paşa Fransız siyasetine yakın durmuştur.
"Halkın sosyal durumunun bir opera dekoru gibi değiştirilemeyeceğini unutuyorlar ve özellikle şunu unutuyorlar: Devletin kurumlarını birden ve gelişigüzel yenilemek, terakki(gelişme, ilerleme) değil boşluk yarattı.
Abdolonyme Ubicini
"1838 Ticaret Antlaşması, Osmanlı sanayii ve ticaretini Avrupa'nın denetimine sokmuştur. 1855 yılı istikrazının (borçlanmasının) kefaleti ise aynı şeyi maliye alanında yapmış oluyordu."
Yerasimos, ll.696