Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması

İdris Küçükömer

Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması Posts

You can find Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması books, Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması quotes and quotes, Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması authors, Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması reviews and reviews on 1000Kitap.
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 43 days
Düzenin Yabancılaşması ve Hangi Kesim Sağ, Hangi Kesim Sol?
1960’lı yıllarda entelektüellerin gündemini meşgul eden en önemli tartışma konusu, ‘toplumsal yapı’ ve özellikle Osmanlı’nın üretim biçimi üzerine meselelerdi. 1961 Anayasa’sının sağladığı göreli demokratik ortam, sosyalizmin öne çıkmasını ve devrim stratejileri açısından Osmanlı’nın toplumsal yapısının nasıl tanımlanması gerektiğini ve bu
Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması
Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşmasıİdris Küçükömer · Profil Yayıncılık · 2014138 okunma
Batıda “refah devleti” deyimi ile anılan (aslında çeşitli kategoride sömürge halkları sırtından) kapitalist ülke işçilerini de sistemle tamamlaştırmayı sağlayan düzendir.
Sayfa 26
Reklam
256 syf.
8/10 puan verdi
- "Feodal düzende toprak hakimiyeti, kapitalist düzende sermayenin hakimiyetine dönüşmüştür."  - "Üretim ilişkileri, yeni bir gücün ortaya çıkmasını devamlı olarak engelleyebilmektedir." Çünkü toplumda egemen olan ekonomik güce sahip bu güç (otonomi) hukuki, askeri, siyasi vs. kurumları şekillendirerek bunlar aracılığıyla çıkar sağlayıp rakiplerinin önünü kesebilir. (politik otonomi) - Cumhuriyetin baskısından halkın kendisini savunacağı tek cephe, İslamcı cephe, içe dönük ve kapalı olmaya itilmiştir. - Osmanlı'nın Batı'dan aldığı her yenilikte, kapitalizmin ve kapitalist yaşam tarzının izleri vardı. Kız kulesindeki sepetin içindeki yılan gibi.
Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşması
Batılılaşma ve Düzenin Yabancılaşmasıİdris Küçükömer · Profil Yayıncılık · 2014138 okunma
Bürokrat imtiyazlı yönetici elemanları, sendikalarda hatta parti gibi kuruluşlar içinde de bulabiliriz. Ve bunların tabanla birlikte hareket edebileceğini düşünmek güçtür. Genel gözüken kural, ekonomik gücün politik güce dönüşümüdür. Bunun tersi de olamaz değildi. İşte şimdi Türkiye’de olan budur. Tarih ırmağı sanki geriye akmıştı. Fakat bu geri akan ırmak kaynağını yıkamış ve şimdi açık, duru olarak ileri akıyor sanıyorum. Tarihî Türkiye bürokrasisinin önemli kesiminin sınıfa dönüştürülmesi, politik-militer bir gücün ekonomik güce dönüşmesi demektir. Ve bu yoldan yıkanan dirilen tarih, artık daha belirgin akacaktır...
Sayfa 225Kitabı okudu
CHP lideri sık sık “biz başlangıçtan beri ortanın solunda idik” , “sosyalist değiliz ve olmayacağız” ve “bizim asıl rakibimiz TİP’tir” demektedir. Ve asıl ağırlığını, eskiden olduğu gibi, Batıcı-laikler ile Doğucu-İslamcılar arasındaki aldatıcı çatışmasına koymaktadır. Bu biçim bir çatışmanın içine girmekte ve işin garibi bu çatışmayı rejim meselesi (?) saymaktadırlar! Bunların tek anlamı var: CHP lideri, Cumhuriyet’in başından beri olduğu gibi, üretim ilişkilerinde, yani mülkiyetin dağılımı ve elde edilen ürünün bölüşülmesinde esaslı bir değişikliğin araçlarını düşünmemektedir. Kendi deyimleri ile CHP ilk günden beri ortanın solundadır. Türkiye’nin kurtuluşu için üretim ilişkilerinde esaslı değişiklik düşünülmediği için mücadele, laikler ve İslamcıların yüzeydeki Türkiye’yi bölücü mücadelesine dönüyor. Bu mücadele emperyalizmin tam istediğidir. Türkiye’yi dışa karşı bağımsız kılacak bir temel değişikliğin tutarlı araçları CHP’den şimdi beklenemez. Müsaade ediniz de partinin sayın lideri, kendisi için, geçmişiyle tutarlı kalsın. Yani değişmediğini, geçmişte ne idiyse o kalarak noktayı koysun.
Sayfa 222Kitabı okudu
Ayan kalıntısı ya da eşraf ise savaşın kazanılmasını sağlamış bürokratlarla önce anlaşır görünecek; fakat zamanla, başlıca üretim aracı sahibi bir sınıf olarak politik iktidarın kendinin olduğunu gösterecektir. Nitekim Osmanlı Bürokratları geleneğine bağlı kalan Halk Fırkası, Batılılaşma hareketine devrim adı altında devam ederken, Meşrutiyet bürokrasisi karşısındaki aynı köylü, esnaf, din adamları ve âyanın İslamcı cephesini buldu. Terakkiperver Fırka, Serbest Fırka deneyleri budur. Bu fırkaların belkemiği olan âyan artıkları ya da eşrafın, eğer serbest seçim yapılabilseydi, iktidara geleceği muhakkaktı. CHF azınlık iktidarı idi. Bu sonucu gören ve gerçek bağımsızlığın ekonomik bağımsızlık olduğunu söyleyen, fakat yeterli yolu bulamayan millî mücadele kahramanı Mustafa Kemal meyus ve yalnız öldü. Genellikle birbirlerine karşı rakip ve devamlı kuşku içinde bulunan bürokratlar yalnız adamlardır. Nitekim Mustafa Kemal ölürken kendisiyle en karşıt durumda olan kimsenin vaktiyle en yakın çalışma arkadaşı olduğu muhakkaktır (Osmanlılarda da sık sık olduğu gibi). CHP hep böyle kaldı. Karşısındaki gücü görmemiş değildi ve bir deney denendi: Çok ılımlı bir toprak reformu (1945). Sonuç: DP'nin doğuşu ve 1950 Mayıs'ında çarpılma.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
130 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.