Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması

Marshall Sahlins

Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması Gönderileri

Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması kitaplarını, Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması sözleri ve alıntılarını, Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması yazarlarını, Batı'nın İnsan Doğası Yanılsaması yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Daha pragmatik bir çerçevede Dante'nin Monarchia'sı, evrensel krallık düşüncesini, insanın açgözlülüğünün etkisizleştirilmesine dair o alışıldık gerekçeye dayanarak savunuyordu: Şayet insanlar "gem ve dizginlerle" kontrol altına alınmasaydı, atlar gibi dört bir yana dağılırlardı.
Salisburyli John, 12. yüzyılın ortasında kaleme aldığı siyasi bir incelemede, hükümdar prensten "ilahi haşmetin dünya üzerindeki belirli bir sureti" diye bahsediyordu.
Reklam
Augustinus, sadece kralın yetkilerini desteklemek imkanına kavuşmakla kalmıyor, yargıcın idam cezasını, celladın kancasını, askerin silahlarını ve hatta iyi babanın sertliğini de destekleyebiliyordu. Augustinus, "Bütün bunlardan korkulduğunda" diye bağlıyordu sözlerini "fena kimseler engellenmiş olur ve iyiler de fena insanların arasında huzur içinde yaşayabilirler".
İlk şehri, Kabil'in kurduğunu unutmayalım. Kabil, Adem ile Havva'nın ensest birleşmesinden doğan ilk oğulları ve kardeş katiliydi. Şehrini, şayet annesi değilse kız kardeşi olması gereken isimsiz bir kadınla yatağa girmesinden doğan çocuklarla doldurmuştu.
"Şehri yöneticilerinden mahrum bırakırsanız, birbirini ısırıp parçalayan hayvanlarınkinden bile daha irrasyonel bir yaşam süreriz." (John Chrysostum)
Paul Riceour, Batı kozmogonisinin bu konudaki benzersizliğini şöyle açıklar: Batı kozmogonisinde kötülük ne öteden beri var olan bir koşul ne de ilahi bir gücün planlayıp yönettiği bir trajedidir; kötülükten yalnızca kendini memnun etmek için Tanrı'ya karşı gelen insan, kendini beğenmiş insan sorumludur.
Reklam
Ortaçağ'dan modern zamanlara kadar toplum devamlı surette, doğamızda var olan bencilliğin zorunlu ve dizginleyici bir panzehiri olarak görüldü. Üstelik bencillik denen bu fenalığın müsebbibi bizzat insanın kendisidir.
Peki ya doğal özçıkar? İnsanlığın büyük kısmı için, bizim anladığımız haliyle özçıkar normatif anlamda olmayan, anormal bir şeydir: Kendi çıkarına düşkünlük, delilik, büyücülük eseri bir şey olarak görülür veya kişinin toplumdan dışlanması, infaz edilmesi veya en azından tedavi görmesi için bir gerekçe işlevi görür.
İnsanların, akrabalarıyla birlikte simgesel anlamda öldükleri çok sayıda toplum da vardır: Bu simgesel ölüm, sadece kendi kendini yaralamak suretiyle değil, kişilerin normal toplumsal birey olma durumunu yadsıyan yas pratikleriyle toplumdan uzaklaşmalarıyla da gerçekleşir: inzivaya çekilme, kıyafetlerin yırtılması, kişinin kendisine yıkanma yasağı koyması vs. Bu pratiklerin evrensel nitelikte olduğunu iddia etmiyorum, ama yeterince fazla örnekte insanların tek başına ölmediklerini görüyoruz. Ölüm de paylaşılan bir gerçektir.
İstanbul'da İzmir'de zina ediyorlar deprem oluyor kafası...
Maurice Lienhardt, Yeni Kaledonyalılarla ilgili olarak "Deneyim kişiler arasında yayılıyordu" demiş ve şöyle devam etmişti: "Deneyim, bireye özgü bir şey olarak görülmüyordu." Akrabaları ahlaki ya da dinsel kuralları çiğnedi diye insanlar hasta olurlar.
164 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.