Dünyanın sonuna koşarak gidiyorum. Sanki bir şeyler sırtımdan sırtımdan itmiyor da, o şey, kalbimin en kalın damarlarından birini bileğine dolamış, beni kendine doğru çekiyor sanki. Ayaklarım yavaş kalıyor, içim ayaklarıma tür bindiriyor.
Bir tutam ezginin gölgesizliğinde, yeniden ve hep yeniden yaşanabilecekmiş gibi... Tanrım; ayaklarım ne kadar da küçük! Ayrıca ve yavaş yavaş, giderek bir delinin ellerine benziyor ellerim.