Yaşlı bir adam, yolda iki kat olmuş, bastonuna dayana dayana güçlükle ilerliyormuş. Babasının elinden tutup yürüyen küçük bir çocuk, insanoğlunun günün birinde belini dik tutmasının bile başarılması güç bir iş olduğunu bilmediği için, onu yerde bir şey arıyor sanmış ve babasına dönerek:
'Baba, bu dede yerde ne arıyor?' Diye sormuş.
İhtiyarın neyi kaybettiğini çok iyi bilen babası:
'Gençliğini arıyor yavrum!' diye cevap vermiş.
Eğer ecel çabuk gelip, genç yaşta ölmez isek, bir gün mutlaka bellerimiz bükülecek, mutlaka ihtiyar olacağız.
Gençlik; kendine düşen sorumlulukları bilerek, onu Rabbinin izin vermediği yollarda kullanmayanlara, Allah'ın ikram ettiği kıymetli bir nimet, lezzetli bir güzelliktir.
Fakat dinin istediği istikamette yürüme, namuslu yaşama, haram ve yasak şeylerden kaçınma ve Allah'ın emirlerini titizlikle yerine getirme gibi anlamlar bir arada yürümezse, büyük tehlike var.
Madem gençlik, pek çok insana zarar veriyor. Biz ihtiyarlar, gençlik zararlarından kurtulduğumuz için şükretmeliyiz.
Okuyacağınız hacmi küçük, fakat anlamı büyük şu eserde, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin, ihtiyarlık ve ölümle ilgili eserlerinden süzülmüş, pek çok hikmet ve hakikat bulacak, ihtiyarlığı ve ölümü seveceksiniz..
(Arka Kapak)
