Aşka aşık ama aşkı hiç bir zaman tam anlamıyla bulamamış bir adam Kıvanç.
Pelin, Ipek, Derin.. Üçüyle de ilişkileri büyük bir aşk ve heyecanla başlamıştı fakat hepsi hüsranla sona ermişti.
Kitapta dikkatimi çeken şey tüm ilişkilerinin aynı duygu ve olaylar döngüsünde geçmesiydi.
Hepsine aynı derecede aşık olmasü garip geldi. Bana göre her hikayesinde duyguları daha farklı olsaydı daha heyecanlı olabilirdi. Çünkü bence aşk insan ömründe bir kere yaşadığı şeydir, diğerleri sevgidir diye düşünüyorum.
En üzüldüğüm karakterde bu kadar acı çekmesine rağmen Kıvanç değil, Pelin'di. Kıvanç'ın bir başkasına aşık olduğundan habersiz ilişkisini yürütmeye çalışmıştı. Ve bence Kıvanç'ın aşkta bulamadığı mutluluk biraz da Pelin'e yaptığı haksızlığın vebali gibiydi.
Kitabın son bölümü ise en heyecanlandığım ve beğendiğim bölümdü. Şaşırtıcı bir son karşıladı beni.
Sanırım yazarın ilk kitabıydı. Şayet buna göre güzel bir kitap, tavsiye ederim.
Ve yorumumu kitaptan altıni çizdiğim alıntılarla sonlandırmak istiyorum.
"Bir yara gibidir hayat, mutlaka birileri de yara bandıdır."
Her insanın mutlu olmaya hakkı vardır, seçimleri mutluluğunu ya da mutsuzluğunu belirler. Kaybedilen günleri bir deftere yazmaktansa yeni bir sayfaya aşk masalı yazmak daha iyidir her zaman. Boş bir sayfa, yeni bir hayat, bambaşka umutlar, unutulan gelecek kaygısı..
Bazen çok sorgulamamak lazım, olduğu gibi yaşa ve geç..