Bellek Yanılgısı sözleri ve alıntılarını, Bellek Yanılgısı kitap alıntılarını, Bellek Yanılgısı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uyarılma ve duygusal durumumuza bağlı olan diğer bir şey de zaman algımızdır. Bir faaliyete kendimizi kaptırmış olma oranımızın onu zamansal açıdan ne şekilde algıladığımız üzerinde net bir etkisi olduğuna işaret eder.
Anılarımız kimliğimizin temel taşlarıdır. Onlar yaşadığımızı düşündüğümüz ve aslında gelecekte yapabileceğimize inandığımız şeyleri şekillendirirler. Tüm bunlar sebebiyle, belleğimizin doğruluğunu sorgulamaya başladığımız anda kimliğimizin temellerini sorgulamaya mecbur kalırız.
Bazen dördüncü boyut, yani 3 boyutlu fiziksel gerçekliğin bir uzantısı olarak adlandırılan zaman, öncelikle içsel bir olgu olarak değerlendirilebilecek bir şeydir.
Fizyolojik ve psikolojik yapımız sebebiyle hepimiz fiilen asla gerçekleşmemiş olayları kendimizden son derece emin bir şekilde ve tüm canlılığıyla hatırlayabiliriz.
Beş yaşındayken tüm dinozorları sayabilirsiniz elbette ama bu bilgiye gerçekten ihtiyacınız var mıdır? Beyniniz muhtemelen bu bilgiye ihtiyacınız olmadığını söyler ve bu bilginin büyük bir kısmından sorumlu olan bağlantı ve nöronları siler.
Önemli olan yalnızca gerçeklik algımızdır, ama işin aslı şu ki muhtemelen anılarımızın her biri, hatta en net şekilde hatırladıklarımız bile, ilk oluştukları andan itibaren çeşitli algısal kusur ve hatalar içermektedir.
Eğer 5 aylıksanız, gözünüzden ırak olan, gönlünüzden de ıraktır. Anneniz gitmişse büyük ihtimalle ağlamazsınız çünkü onun orada olduğunu unuttuğunuzdan durum size ürkütücü gelmez.
Aristoteles'in hafıza ve hatırlama üzerine'de belirttiği düşüncesine göre 4 adet çağrışım yasası bulunmaktadır. Bunlardan birincisi benzerlik yasasıdır: Bir nesnenin deneyimlenmesi veya anımsanması, bu nesneye benzer şeyleri anımsamamıza yol açar. İkinci yasa ise zıtlık yasasıdır: Bir nesnenin deneyimlenmesi veya anımsanması ona zıt olan şeyleri anımsamamıza yol açar. üçüncüsü yakınlık (bitişiklik) yasasıdır: Bir nesnenin deneyimlenmesi veya anımsanması, ilk başta o nesne ile birlikte deneyimlediğimiz şeyleri anımsamamıza yol açar. Dördüncü ise sıklık ya da zamanca bir arada bulunma yasasıdır: İki şeyi bir arada ne kadar sık deneyimlersek, bu iki şeyden birinin deneyimlenmesi veya anımsanması diğerinin anımsanmasının tetikleyecektir.
Bir deneyimi veya düşünceyi beynimizde tam olarak nasıl saklayabildiğimiz sorusu, ruh diye bir şeyin olmayabileceği fikri üzerine düşünmeye başladığımızdan beri cevabını merak ettiğimiz bir sorudur.
İnsanlara "Ne kadar korkunç bir şey yaşadığını hayal dahi edemiyorum." ya da "Bu olay seni tamamen değiştirmiş olmalı." gibi yorumlarda bulunduğumuzda onların göz ardı etmekte büyük olasılıkla zorlanacakları sosyal beklentiler oluşturmuş oluyoruz. Yardımcı olmaya çalışırken her şeyi daha da berbat ediyoruz.