Ben ne büyük bir dalgınlıkla bakmış olmalıyım ki hayata
görmedim orda çinko damlar ve plastik sürahilerin tanrısını
yerime yadırgadım
yerim olmadı zaten kendi mezarımdan başka
çılgının biri sanılmaktan sakınmaya vaktim olmadı
durmadan beyaz bir aygırla taşardım derin göllerden
bir gebe kısrakla kaçardım derin ormanlara
güneşin zekasıyla doymak
yüküm her gün biraz daha ağırlaştığı için yavaşım, yaşımın ilerlediğini, merceğimin gevşediğini gördükleri için yoldan çıkacağımı sanan kalpazanların alnını karışlarım