"İnsanların ölüm yokmuş gibi yaşamları beni korkutuyor.Her gün, her saat, her saniye birinin öldüğünü ya duyuyorlar, ya görüyorlar ama aynı ölümün birgün kendilerine geleceğini unutuyorlar..."
Hep bir hayret halinde değil midir aşık? Şaşkınlık değil midir aşk? Yeryüzüne öykünür aşık, gök yüzüne vurulur, sonra perde aralanır, onların Malik’ine, şeylerin Halik’ine, mülkün gerçek sahibi ne tutulur. Sıtma olmuş gibi titrer, titrer de ölmeden ölümü hisseder
Hz. Yunus denizin dibini boylayıp da bir balığın içinde saklanınca anlamış işin aslını. Rabbim, ben kendi nefsime zulmedenlerden oldum, bağışla demiş. Koca peygamber nefsine iki gün dayanamadığı için cezalandırılmış ve pişman olmuş…
Korkutur beni gönül kırmak. Hakka girmek, hak yemek! Adil’dir O, Hakk’tır, Müntakim’dir, Celil’dir, Dâr’dır, Hafıd’dır, Kâbid’dir, Hakem’dir! Allah muhafaza! Kulunun hakkını bizzat O gözetir, kollar.
Böyledir bu iş. Bazen bir dilenci olan Takkeli Eyvallah, bazen de bir köylüdür Allah dostu. Bu iş şakaya gelmez. Hor görmeyeceksin hiç kimseyi. Aşağılamayacaksın, tepeden Bakmayacaksın! Fakir fukaradır demeyeceksin, çobandır anlamaz diye düşünmeyeceksin, köylüyü cahil bellemeyeceksin!