Kış ne der, ne yaparsa yapsın perdenin ötesinde bir bahar vardı.
Cemre çoktan havaya, toprağa, suya ve en önemlisi gönüllere düşmüş, bir diriliş sıcaklığı her yana yayılmıştı.
İhtiyar dünyanın vakti ikindiye uzansa, gün buğulu, dumanlı bir aydınlığa bürünse de atıyordu hayatın yüreği... Ardında ne bıraktı ise bırakmış, ne fırtınalar, tipiler kaldı ise kalmış... Önüne bakıyordu nehir. Şefkatle uzanıyordu elleri... Herkesle barışık olmak, tanışık olmak, görevini yapmak ve helalleşmek için... Çağlayanlara dönüşüp ses veriyor, küçük göllere dönüşüp cömertleşiyordu. Kalplerin sağır çağlayanları uyansın, cömert elleri uzansın diye...