Beni Ödülle Cezalandırma sözleri ve alıntılarını, Beni Ödülle Cezalandırma kitap alıntılarını, Beni Ödülle Cezalandırma en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanların , sahip oldukları şeylere alışıp, o şeylerden daha az keyif almalarına , psikologlar " hedonistik adaptasyon " diyor.
Bundan dolayı insanlar ödüllere alıştıklarından aynı ödülle motive olmazlar. Ödülün miktarını sürekli artırmak gerekir.
Bir okulun yanı başında yaşayan yaşlı bir adam varmış. Okuldan çıkan çocuklar onun evinin önünden geçerken ellerindeki değnekleri balkonun demirlerine sürtermiş demirden çıkan dırrrrttttt sesinden de büyük mutluluk duyarmış ama yaşlı adam bu gürültüden çok rahatsız olurmuş. Çocuklara kızsa veya ceza verse olmayacak. Onları bu davranıştan vazgeçirmek için aklına çok güzel bir fikir gelmiş. Çocukları yanına çağırmış ve şöyle demiş: Çocuklar çıkardığınız ses çok güzel, onun için size her gün bu sesi çıkarmanız için bir lira vereceğim. ... yaşlı adam çocuklara her gün bir lira vermiş. İkinci hafta olmuş yaşlı amca çocukları bir defa daha çağırmış çocuklar param azaldı onun için size 1 lira değil 50 kuruş verebileceğim demiş. ... 3 hafta gelmiş yaşlı amca çocukları son defa çağırmış çocuklar maalesef param kalmadı onun için size para veremeyeceğim demiş. Çocuklarda para yoksa dırrrrttttt da yok demiş ve değnekleri demirlere sürtmeyi bırakmış.
Not ve sınav sistemi de bir değerlendirme ve dolayısıyla bir kontrol mekanizması. Sınav çocuğun neye çalışacağını kontrol eder. Çocuk kendi ilgisine göre değil sınavın içeriğine göre çalışır zaten sınavdan sonra da asla eski konulara geri dönmez. Neden? Çünkü gerek yoktur. Oradan bir daha soru çıkmaz.
Yargının olduğu yerde sevgi olmaz. Çünkü sevginin özünde koşulsuz kabul vardır. Örneğin, denizi seviyorum dediğinizde, denizi değiştirmek hiç aklınızın ucundan geçmez. "Allah kahretsin birazcık daha mavi olsaydı " demezsiniz.
Kısacası, insanlara sevdikleri şeyleri ya da sorumluluklarını yapmaları için dışarıdan ödül vermeye gerek yoktur. Ödül verilirse, kişi bilişsel çelişki yaşar, o iş kendi içinde değerli değildir algısı oluşur. Bundan dolayı da o işten soğut ve ilgisi azalır.
Ödülde olduğu gibi, gözetim olmadan yapılan etkinliklerde de kişi kendi kendine diyor ki "Dışarıdan bir kontrol olmadan, yaptığım etkinlikleri ben sevdiğim için yapıyorum. Kontrol olursa, sevdiğim için değil, yapmak zorunda olduğum için yapıyorum."
Lepper, Anaokulu çocuklarının üç gruba ayırıyor ve onları renkli boya kalemleri veriyor. Onlardan bir resim çizmelerini istiyor. Birinci ve ikinci gruba ödül olarak kurdeleli ve yıldızlı sertifikalar veriyor. birinci gruba boyama yaptıklarında ödül vereceğini söylüyor ama ikinci gruba söylemiyor ikinci gruba etkinlik sonrası ödülü sürpriz olarak veriyor üç gruba ise hiçbir şey vermiyor. Lepper de aynı Deci gibi görüyor ki ödül alan çocuklar daha çok resimli uğraşıyor. ... 2 hafta sonra bu çocuklara serbest zaman veriliyor önlerine boyama kalemleri ve farklı oyuncaklar konuluyor bu sefer hiçbir gruba ödül yok. ... Çok net görüyor ki ödül alan her iki grup da boyamaya çok ilgi göstermiyor. Ama üçüncü grup hala aynı heyecanlı boyama yapıyor.
Yaratıcılık gerektiren durumlarda ödül verirsek, çocuk bu işe mekanik bir işmiş gibi yaklaşır. Hemen bitirmek ister. Derinlemesine düşünmez. İşe mekanik yaklaştığı için hem işten zevk almaz hem de yaratıcılığı düşer.