‘Elimden gelse hiç konuşmazdım’ der Konfüçyüs. ‘İyi ama o zaman nasıl anlatacağız insanlara?’ diye endişe eder öğrencileri. ‘Göğün kendisi konuşuyor mu?’ diye devam eder üstad. ‘Ama dört mevsim pekâlâ birbirini izliyor ve bütün varolanlar çoğalıyor.’
Göğün ve aşkın konuşmaya ihtiyacı yok.
Halden bilene ihtiyacı var. Hali okuyabilene. Halden anlayabilene.
Oysa günümüz aşkları nasıl da bağırgan: ‘Beni sev! Beni sev!’ Gerçek aşk sevilme ihtiyacının üstündedir, talep etmemeyi de bilmektir. Aşkın hakikati, âşığın susuşundadır, çektiği çilede, düştüğü çöldedir.
“Ortalığı ayağımızla ezip geçeceğimiz bollukta beyaz somun ekmek kapladığında ve süt içinde boğulduğumuzda hiç de mutlu olamayacağız. Oysa son lokmamızı paylaşabilsek hemen mutlu olabiliriz.” diyor yazar Alexander Soljenitsin
Sessiz oturabilir miyiz seninle aramızda yaprakların hışırtısından ve ceylanların hayata çıkışından başka bir ses olmadan!
Beni sessiz de sevebilir misin yağmur almış toprağı ve üşüyen kâinatı dinlerken araya dünya sözleri karışmadan!
Biliyor musun çekirgelerin unutulmuş ülkelerin kahrından kuruyan nehirlerin diliyle konuşabilirim seninle duyabilirim seni hiç konuşmadan!
Kemal Sayar
Hilal Başak, Kemal Sayar’ın Beni Sessiz de Sevebilir misin? adlı eseri üzerine yazdığı değerlendirmesini web sitemizden okuyabilirsiniz.
Link, kitaphaber.com.tr/beni-sessiz-de-...
@kapiyayinlari
@kemalsayar_official
#kitaphaber #hilalbaşak #edebiyat #kitap #books #bookstagramturkey #kitapincelemesi #kitapblogu #booksblogger #kapıyayınları