Daha önce yüzlerce
kez konuşulan şeyleri bir daha konuşmaya
başlıyoruz.
Artık ben de inanmıyorum
söylediğim yalanlara. Eskiden kendi yalanıma
inanıp, gözlerim yaşarıyordu.
“Bu topraklar
böyle bir sevda görmedi be” diye düşünürdüm.
Ah sevgili dostlarım, içimdeki bu sıkıntıyı sizlere nasıl anlatayım bilemiyorum.
Öyle bir dert ki, anlatılabilecek gibi değil. Gözlerimin dolmasını, sebepsiz hıçkırıklara tutulup kendimden geçe geçe ağlamamı, ne yaptıysam bir türlü engelleyemedim.
Ev beni dövdü. Yataktan kalktım, ağzım kurumuştu. Su almak için mutfağa giderken ayak serçe parmağımı kapının kenarına çarptım. Sendeleyerek gidip, ayağıma bakmak için masaya tutunduğum anda muşamba kayarak, masanın üzerindeki bardağı yere düşürdü. Parmağıma baktım görünürde bir şey yoktu ama çok sızlıyordu. Yerdeki kırıkları toplarken elime cam battı, yerden kalkarken kafamın tam üstünü açılmış olan çekmecenin kenarına çarptım. Yere, cam kırıklarının üzerine yığıldım kafamı tutarak. Ortada hiçbi şey ve kimse yokken, durup dururken dayağın kralını yemiştim.