"Göğsümde bir sıkıntı hissettim. "Ömrümde hiç âşık olmadım." dedim.Hemen karşılığını verdi:"Ben oldum." Sonra da işini yarıda kesmeden sözünü tamamladı: "Yirmi iki yıl sizin için gözyaşı döktüm."
Buna karşılık yaşlı insanların önemli olmayan şeyler konusunda bellek kaybına uğramaları, oysa kendilerini gerçekten ilgilendiren şeyleri pek ender unutmaları da hayatın bir zaferi.
O dönemlerde, yaşlılığın ilk belirtisinin insanın babasına benzemeye başlaması olduğunu duymuştum. Ezeli ve ebedi gençliğe mahkum edilmiş olsam gerek, diye düşünmüştüm o zaman, çünkü at gibi uzun profilim ne babamın kaba saba Karayipli suratına, ne de annemin soylu Romalı yüzüne benzeyebilirdi. İşin doğrusu, ilk değişiklikler o kadar ağır gerçekleşiyor ki, insan farkına bile varmıyor ve içinden kendisini her zaman olduğu gibi görüyor, oysa başkaları o değişiklikleri dışarıdan fark ediyorlar.
Kanı, dallara ayrılarak bedeninin en gizli yerlerine kadar dağılan bir şarkının akıcılığıyla damarlarında dolaşıyor, aşkla arınmış olarak geri dönüyordu kalbine.
"yıllardır bu anın hayaliyle yaşıyordum," dedim. anlamış gibi görünmedi. "sahi mi söylüyorsun!?" dedi. "peki ama sen kimsin?"
gerçekten unutmuş muydu, yoksa hayatının son intikamı mıydı, asla öğrenemedim"