Benim Kısa Tarihim sözleri ve alıntılarını, Benim Kısa Tarihim kitap alıntılarını, Benim Kısa Tarihim en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fiziksel engelliliğime rağmen teorik fizikçi olabilmem, bir insan hikâyesi olarak destek oldu tabii. Fakat kitabı bu insan öyküsünü okumak için alanlar hayal kırıklığına uğramıştır, çünkü hastalığıma sadece iki yerde gönderme yapılıyordu.Kitabın amacı evrenin tarihini yazmaktı, kendi tarihimi değil. Bu bile, Bantam’ın hastalığımı sömürdüğü, benim de
kitabın kapağına fotoğrafımı koydurarak buna alet olduğum suçlamalarının önünü alamadı. Aslında kitabın kapağı benim kontrolümde olan bir şey değildi telif sözleşmesine göre. Buna rağmen, Amerikan baskısında kullanılan feci fotoğraf yerine Britanya baskısında daha düzgün bir fotoğraf kullanması için yayıncıyı ikna ettim. Fakat Bantam Amerika baskısındaki fotoğrafı değiştirmiyor, çünkü Amerikalı okurların o fotoğrafı artık kitapla özdeşleştirdiğini düşünüyor.Birçoklarının kitabı okumak niyetiyle değil, kütüphanede veya bir sehpada sergilemek amacıyla aldığı da söylendi. Bunun olduğundan eminim ama diğer ciddi kitaplara olduğundan fazla oranda mıdır, bilmiyorum. Herkesin olmasa da bazılarının kitabın kapağını açtığının farkındayım, çünkü kitap hakkında her gün bir tomar mektup geliyor; tamamını anlamamış olsalar da kitabı okudukları, yaptıkları ayrıntılı yorumlar veya sordukları konulardan belli. Sokakta insanlar beni durdurup kitabı ne kadar beğendiklerini söylüyorlar. Sokaktaki tebrik mesajlarının sıklığına bakınca (tabii diğer yazarlardan daha seçkin olmasam da, daha seçilir bir yazarım) kitabı alanların bir kısmının gerçekten okuduğunu anlıyorum.
Biz de çalışmalarımızı, teknik terimlerle gizlemeye çalıştık, “kapanmış parçacık tarihleri” zamanda yolculuk yerine kullanılan bir çeşit kod oldu. Newton’un teorisine göre zaman mutlaktı ve duraksız şekilde ilerlerdi. Önceki bir zamana dönmek mümkün değildi. Fakat Einstein’ın genel izafiyet teorisiyle birlikte uzay-zamanı evrendeki madde ve enerji eğip bükmeye başlayınca, durum değişti. Zaman, yerel olarak yine ilerlemekteydi, ama artık uzay-zamanın kişiyi başladığı yerin öncesine döndürecek kadar bükülmesi mümkündü.
Hastalığın ne hızla ilerleyeceğini, başıma neler geleceğini bilmemek savrulmama yol açmıştı. Kendimi bir tragedyanın başkahramanı gibi görmeye başladım.
Trakeostomiden sonra konuşma kabiliyetimi tümüyle yitirdim. Bir süre iletişim kurmak için tek yöntemim, biri harfleri gösterirken kaşlarımı kaldırıp indirerek kelimeleri kodlamaktı. Bu şekilde değil bilimsel makale yazmak, kısa bir sohbet bile çok zor oluyordu. Derken California’da Walt VVoltosz adında bir bilgisayar uzmanı çektiğim ıstırabı öğrenince, bana kendi yazdığı Equalizer bilgisayar programını gönderdi. Bununla, ekrandaki menüde bulunan kelimeler arasında elimde tuttuğum bir düğmeye basarak tercih yapabiliyordum. Şimdi yine onun yazdığı Words Plus diye bir programı, gözlüğümde bulunan ve yanak hareketlerimi algılayan sensörlerle kullanıyorum. Cümleyi kurduğum zaman yapay konuşma cihazına gönderiyorum.