Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda

Yılmaz Özdil

Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda Gönderileri

Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda kitaplarını, Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda sözleri ve alıntılarını, Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda yazarlarını, Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
352 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
2002-2013 arası yıl yıl olayları sıralamış. Arada atladıkları da var ama olsun. Kendi köşe yazıları derlemesi galiba. Arşiv gibi olmuş. Ben beğendim. Okunabilir. Eline sağlık.
Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda
Beraber Yürüdük Biz Bu YıllardaYılmaz Özdil · Doğan Kitap · 20132,295 okunma
Reklam
Tam adı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için hükümete yetki verilmesi” olan “1 Mart tezkeresi”nin oylanmasına saatler kalmıştı. İngiliz basını, ABD’nin 27 milyar dolar verdiğini, Ankara’nın 4 milyar dolar daha istediğini yazıyor, ABD Başkam Bush “Türkler at pazarlığı yapıyor” diyor, Barzani’nin internet sitesi “Türkiye pahalı fahişe rolünde” manşeti atıyordu.
Ertesi günkü manşetlerde izah edildi. TSK’dan atılmasın diye şerh konulan bir astsubay, tarikat şeyhiydi, üsteğmen müridi vardı; subay astsubaydan emir alıyordu.
THY’nin “Konya” isimli RJ-100 tipi uçağı Diyarbakır’a iniş sırasında düştü, 75 kişi hayatını kaybetti. AKP henüz iktidarda yeniydi ama taktiği eski taktikti. Baktılar, pilot ölmüş. “Pilot hatası” deyip, kapattılar. Halbuki, bu RJ’ler uçan tabuttu. Kazayı rahmetli pilota yıkmışlardı ama... THY bunlardan kurtulduğunda deve bile kesecekti.
Reklam
Şak... Yüksek Seçim Kurulu, Siirt seçimini iptal etti. Interpol tarafından aranırken bağımsız aday olmasına ve milletvekili seçilmesine ses çıkarılmayan Jet Fadıl, apar topar tutuklandı.
Teee 1946’dan sonra ilk defa mecliste sadece iki parti temsil ediliyordu, gerisi yüzde 10 barajının altında kalmıştı. Recep Tayyip Erdoğan seçime katılamamıştı.
352 syf.
8/10 puan verdi
Müthiş Arşiv
Akp iktidarı tarafından üstü örtülmek istenen olayları arşivleyip, olayların unutulmamasını sağlamış.Yılmaz Özdil'in diline hayranım. Kendine özgü diliyle güldürmeyi, düşünmeyi ve çeşitli duyguları yaşatıyor.
Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda
Beraber Yürüdük Biz Bu YıllardaYılmaz Özdil · Doğan Kitap · 20132,295 okunma
Mısır’da darbe oldu! Şeriatçı Cumhurbaşkanı Mursi, anayasayı değiştirip kendisini firavun ilan etmeye kalktı. Halk sokağa döküldü. Bizzat Mursi tarafından göreve getirilen Genelkurmay Başkanı da yönetime el koydu. ABD ve AB “darbe” demedi. Suudi Arabistan ve Katar, darbe yönetimini tebrik etti. Mursi’nin yanında sadece AKP hükümeti vardı. Dini referanslar, bir kez daha ulusal çıkarlar’ın önüne geçmişti. Halbuki, Hüsnü Mübarek de aynı yöntemle devrilmişti. Ahali sokağa dökülmüş, Tahrir Meydanı’nda toplanmış, ordu yönetime el koymuş, Mübarek tasfiye edilmişti. Bizim hükümet alkışlamıştı. Laik firavun devrilince, “halk devrimi” diyorlardı. Şeriatçı firavun devrilince, “darbe” diyorlardı. Kavrayamadıkları şuydu… Arap Baharı’na yaz ortasında kar yağıyordu. Büyük Ortadoğu Projesi… Topçu Kışlası projesine dönmüştü! Ve Türkiye, huninin ağzına yaklaştıkça hızlanan girdap misali, belirsizliklere sürükleniyor… Kader seçimlerine doğru ilerliyordu.
Reklam
Aslına bakarsanız, DİSK’ten başka Taksim’e çıkmaya niyeti olan sendika yoktu. Türk-İş, KESK, Hak-İş, Memur-Sen gibi sendikaların başkanları, zaten hükümetin “akil insanları”ndandı. Hükümetin çıkarları için faaliyet gösteren sendikalar, işçinin çıkarları için faaliyet gösterebilir miydi? Taksim’e yaklaşana verdiler biber gazını, verdiler biber gazını… Hükümetin adeta “yeniçeri”si haline gelen polis, öldüresiye vuruyordu. 17 yaşındaki lise öğrencisi Dilan ile ataması yapılmayan öğretmenlerden Meral Dönmez’in kafasına biber gazı kapsülü fırlatıldı, ikisi de komaya girdi. İstanbul Valisi Avni Mutlu, beyin ameliyatı geçiren Dilan için “Masum değildir, marjinaldir, radikal mensuptur” dedi. Halbuki, adalet arayan bir işçinin kızıydı. Babası 12 senedir çalıştığı tekstil firmasından çıkarılmış, mahkemede kazanmış olmasına rağmen 23 bin liralık tazminatı ödenmemişti. Dilan da, babası ve babası gibi işçilerin sesini duyurmak için Taksim’e gelmeye çalışmıştı. Valinin “marjinal” dediği, buydu.
Son taksit ödendi, Türkiye’nin IMF’ye borcu kalmadı. Sayın basınımız, AKP’nin büyük başarısı olarak sundu. Gelgelelim… 2002’de Türkiye’nin 129 milyar dolar dış borcu vardı. 2012’de 337 milyar dolara çıkmıştı. 2002’de kamunun 64 milyar dolar dış borcu vardı. 2012’de 103 milyar dolara çıkmıştı. “Büyük başarı” dedikleri, büyük kepazelikti. Devletin 38 milyar dolarlık malını satmışlardı. Buna rağmen, borç katlanmıştı. Vatandaşın durumu daha vahimdi. 2002’de tüketici kredi borcu 2 milyar liraydı. 2012’de 206 milyar liraya yükselmişti. 2002’de kredi kartı borcu 4 milyar liraydı. 2012’de 73 milyar liraya yükselmişti. Hem devlet, hem vatandaş… Gırtlağına kadar borca gömülmüştü. Elbet, bir faturası olacaktı.
TC’yi silmeye başladılar. Önce Ziraat Bankası’nın adındaki TC ibaresi kaldırıldı. Sonra, Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumların tabelalarındaki TC ibaresi kaldırıldı. Peşinden, valiliklerin TC ibaresi kaldırılmaya başlandı. Mesela Bursa Valiliği’nde resmen kaldırıldı. Binanın üstündeki “TC Bursa Valiliği” tabelası indirildi, sadece “Valilik” yazan tabela asıldı. “Türk demeyelim Türkiyeli diyelim” falan derken… Türkiye Cumhuriyeti de gümbürtüye gitmişti. AKP tabanında bile büyük rahatsızlık yarattı, tepkilere yol açtı. Ziraat Bankası hariç, geri adım atıldı. Valiliklerde ve Sağlık Bakanlığı’nda TC ibaresi geri geldi. Ancak, perşembenin gelişi çarşambadan belli misaliydi… “Günü gelince” TC’nin komple kaldırılacağının ilk tatbikatıydı.
Nevruz, tarihi Nevruz’du. Diyarbakır meydanında Apo’nun mesajı okundu. Adeta “ulusa sesleniş” konuşmasıydı. “Saygıdeğer Türkiye halkı” diye başlıyordu. Türkiye bunu da görmüştü. 76 milyon vatandaş, Apo’nun ağzına bakar hale gelmişti. Diyarbakır’da tek bir Türk bayrağı bile yoktu, her taraf PKK bayraklarıyla donatılmıştı. Hükümetimiz, askeri ve polisi meydandan çekmişti. Türkiye’deki Kürdistan’ın resmi olarak ilanıydı.
Peki bu sefer ne konuşulmuştu? “İmralı tutanakları” Milliyet gazetesinde yayımlandı. Memlekete adeta nükleer bomba düştü. Apo’nun “sansürsüz” açıklamaları, Türkiye’nin hem geleceğine, hem de son 10 senesine dair çok çarpıcı ipuçları veriyordu. “Türkler iyi bilmeli, üst düzey savaş olur. Şimdiye kadar yaşadıklarımız devede kulak kalır. Benimle oyun oynanmayacağını AKP’ye iyi anlatın. Bu olmazsa, 50 bin kişiyle halk savaşı olacak” diyordu. Açık açık “rejim değişikliği” olacağını söylüyordu. “Yepyeni bir Cumhuriyet kurulacak” diyordu. “AKP’yi 10 senedir ayakta tuttuğunu… İktidarı AKP’ye altın tepside sunduğunu… AKP’nin olgunlaşması için bilerek beklediğini… Senelerdir sabrettiğini” anlatıyordu. MİT Müsteşarı’nın savcılık tarafından ifadeye çağrılmasını “darbe” olarak yorumluyordu. Tayyip Erdoğan’ın “vatana ihanet” suçundan tutuklanacağını fark edince, Tayyip Erdoğan’a yardımcı olmak için devreye girdiğini ve bu diyalog sürecini başlattığını söylüyordu.
991 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.