Bereketli Topraklar Üzerinde
Orhan KemalBereketli Topraklar Üzerinde Reviews
You can find Bereketli Topraklar Üzerinde reviews, Bereketli Topraklar Üzerinde book reviews, Bereketli Topraklar Üzerinde ratings on 1000Kitap.
Bereketli Topraklar Üzerinde
Kitabı genel olarak beğendim. O dönemki insanların özellikle fakir kesimin hayata bakışını, geçim derdini, hayat kaalelerini çok güzel betimlemiş. Orhan Kemal' in anlatımı Yaşar Kemal'in İnce Memed kitabını hatırlattı bana. Bilmesem bile olayın aynı coğrafyada geçtiğini anlayabilirdim diye düşünüyorum. Genel olarak akıcı ve sürükleyici. Bir de filmi var bu kitabın şimdi sıra onu izleyip karşılaştırma yapmada
Gazocağı!
Bereketli Topraklar Üzerinde kitabını okuyanlar arasına katıldım bende. Koyduk cebimize, yola devam. Bu kitapla yolculuğum sırasında hissettiklerimi sizinle de paylaşmak isterim elbette.
Aslında alışılagelmiş bir konusu var kitabın. Kitabın adını duyduğunuzda aklınıza ilk gelen yerin Çukurova olduğunu söyleyebilirim ama ispatlayamam. Evet hepimizi biliyoruzki çok değerli topraklar. Zamanında iş imkanının çokça olduğu pamuğun merkezi. İnsanlar akın akın gitmiş bir zamanlar bir lokma peşine. Türlü zorluklara dayanamış, açlığa sabretmiş. Belki de bu yolda yitmiş gitmiş. İşte bu insanların hikayesini anlatıyor kitabımız. Gündelik bir dil, gündelik olaylar çerçevesinde ele alınıyor. Ama güçlü bir şekilde hissettiriyor değindiği konuyu. Zaman zaman durağan bir şekilde ilerliyor zaman zaman koştur koştur okuyorsunuz. Sonunda ise bambaşka oluyor insanın içi. Toplumun kültürünü, bilgisini, bilgisizliğini, cahilliğini, inancını çok iyi ele almış. Hatta bir çok yerde yazarın kendi düşüncelerini de bariz bir şekilde anlıyorsunuz. Hepsine katıldığımı söyleyemesem de başarılı bir yapıt olduğunu ifade etmeliyim.
BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE
Orhan Kemal'in baş yapıtlarından biri olan bu eser. İlk 1954 yılında yayınlanmıştır.
Kitap Anadolu’nun bağrından Ç. Köyünden üç gencin çalışmak için şehre inmesiyle Çukurovaya gelmeleriyle başlar. Köse Hasan, İflahsızın Yusuf ve Pehlivan Ali bu üç genç fabrikada işe girer, aynı yerde kalır. Fabrikada onları işe alan kişi maaşlarının bir kısmını alır. Bu duruma ses çıkarmak isteyen bu gençler fabrikadan kovulur. Şehrin kötü havası Köse Hasan'a iyi gelmez ve ölür. Geriye 2 arkadaş inşaatta işe girer bir zaman sonra 2 arkadaşında yolları ayrılır. Pehlivan Ali bir Ağa'nın patozunda işe girer ve o da talihsiz bir şekilde, Ağa'nın umursamazlığı yüzünden kan kaybından hayatını kaybeder. İflazsızın Yusuf 3 kişi indikleri şehirden tek başına köyüne döner.
Bu eser; Hayatın acımasızlığını, insanların ekmek parası için nasıl ezildiklerini gözler önüne seriyor. Emeğin, sömürünün çaresizliklerin kitabı olmuş. Ve kitabın satır aralarında daha niceleri Çukurova'nın toprakları dile gelip konuşacak olsa daha neler anlatır.
aynanın gösterdikleri çirkin diye aynayı tutanı suçlayabilir miyiz?
Orhan Kemal ile tanışma vaktim gelmişti...
İlginç bir okuma deneyimi oldu benim için. Zihnimde oluşturduğum Orhan Kemal imajında yanıldığımı gördüm, beklentilerimden biraz farklı bir eserdi.
Kitap, Çukurova'ya çalışmak için giden üç genç köylünün yola çıkmasıyla başlıyor. Çukurova'da, o bereketli topraklar üzerinde, neler olduğunu, ırgatların yaşamlarını olanca doğallığı ve açıklığıyla okuyoruz. Orhan Kemal'in kalemi oldukça akıcıydı, okumaya vakit ayrılırsa kısa sürede bitirilebilecek bir kitap.
Eseri okurken başlıkta yazan soruyu düşünüp durdum. Çünkü dediğim gibi, benim kitaptan beklentim farklıydı. Sanıyorum daha Sabahattin Ali eserleri benzeri bir tutum, eleştiri beklemiştim. Fakat Orhan Kemal eleştirilerini birkaç yer hariç (o birkaç yerde ise sanki bunun acısını çıkarırmışçasına çok sert bir şekilde yapıyor..) direkt diyaloglarla değil de, olay örgüsünün içine yerleştirerek yapmış.
Kadın erkek ilişkileri çok detaylı ve ön planda aktarılmıştı bence, toplumcu gerçekçi bir yazarın doğal kalemiyle yazılan detayları okumaktan rahatsız oldum zaman zaman. Çok çarpık ilişkiler, tabiri caizse kimin eli kimin cebinde belli değil, kadınlar cinsellikle özdeşleştirilmiş... Dönemin ve ortamın sahip olduğu şeyler bunlar tabii.
Bu nedenle yazara kızamıyorum; sorun onun topluma tuttuğu aynada değil, aynanın gösterdiklerinde.
Çok trajik bir şekilde biten eserin, çok fazla beğenmeme rağmen, edebiyatımızdaki öneminden dolayı okunması gerektiğini düşünüyorum.
Daha açmadan kapagi içime dokunan, 21. Baskısıyla tezime incelememe konu olan baştan kaç defa okuduğumu hatirlayamadigim bir kitap, Çukurova da yaşarken o insanlari tanımama yardımcı olan bir kitap , irgatlik,pamuk tarlaları, küçük minik yavrularin baştan kaderi talihi ,toprak ağaları vs hatırladıklarım .
Çukurova'nın bereketli toprakları üzerinde yaşamın ve emeğin çarpıcı öyküsü, Orhan Kemal'in kalemiyle dile gelmiş. Kitabın destansı öyküsü, dünya edebiyatından Zola'nın Germinal'ini, Steinbeck'in Gazap Üzümleri'ni akıllara getiriyor.
Sivas'tan bir köyden iş bulmak umuduyla Çukurova'ya giden üç arkadaşın hikâyesi, ince detayların yoğunluğu ile ve muazzam bir gerçeklikle ele alınmış. Zola'nın natüralizmini andıran satırlar, coğrafyamızın kendine özgü yanlarıyla sentezlenmiş. Emek tarihini sürükleyici satırlarda bulmak isteyenler için mutlaka okunması gereken bir kitap.