Tanpınar, Beş Şehir’de; "Bir şehri sevmek, aşka sebep aramaktır.” diyor. Bir şehri sevdiren dağ taş toprak değil, o şehirde yaşayan insandır. Tam da bu yüzden, hiç gitmediği bir şehri dahi sevip özleyebilir insan. Çünkü herkesin evi, göğsünde taşıdığı insanın dizinin dibidir.
Ahmet Hamdi Tanpınar olarak seçtim. Tanpınar'ın muhteşem bir kalemi vardır, Türk edebiyatında çıtayı çok üste taşımış bir yazar bence. Her romanını hâlâ yeterince anladığımı düşünmüyorum. Bazılarını ikinci kez okumak bile yetmiyor gibi hissediyorum. Fakat anladığım kadarıyla
"Amiel "manzara bir ruh hâlidir" der. Fakat bazı manzaralar vardır ki bizi Amiel'in iddia ettiği kadar serbest bırakmaz. Hülya ve düşüncelerimize kendiliğinden bir istikamet verirler. Bu esrarlı dehliz öyle teşekkül etmiştir ki, bir tarafında yaşanan şey, öbür tarafında bir hâtıra gibi tadılır. (...) Tıpkı hoparlörle dışarıdan dinlenen bir opera gibi, bütün hareket adesenizin dışında kalır: Siz yalnız musikiyi duyarsınız. Her iki kıyı birbirine saatlerin aynasını tutar."